24 Şubat 2016 Çarşamba

“GÖZYAŞI” Şiirimin Öyküsü Söz Yazarı, Edebiyatçı Şair, Şakir SUSUZ

GÖZYAŞI” Şiirimin Öyküsü

Söz Yazarı, Edebiyatçı
Şair, Şakir SUSUZ
TRT Ankara Radyosunda bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim.
Odasında hal, hatır sorup, muhabbet ederken; cep telefonuyla bir hanımla konuşmaya başladı ve benim iznimi almadan:
“Gonca Hanım” (takma)
“Efendim”
“Burada 4-5 yıldır tanıdığım bir arkadaşım beni ziyarete gelmiş, sağ olsun, oturup çay içiyoruz. Şu anda tam karşımda gülümsüyor, şimdi beni dinle, ben diyorum ki; bu arkadaşımla sen de tanış. Kendisi ince ruhlu, yufka yürekli, kibar olduğu gibi aynı zamanda şair, yazar, kitapları vardır. Eğer müsaade ederseniz sizin numaranızı ona, onun numarasını da size vermek istiyorum. Böylece tanışmış olursunuz.”
“Evet” dedi, teşekkür edip, numaramı adından söz ettiği Gonca hanıma, onun cep telefonunun numarasını da bana verdi.
Aradan bir hafta geçti, arkadaşım beni cepten aradı. Gonca hanımla görüşüp görüşmediğimi sordu. Bende kendisine böyle hallerde ‘pek aceleci’ olmadığımı, hazine bulmuş gibi hemen peşlerine düşüp rahatsız etmediğim gibi eninde sonunda merak edip onların beni aramasını beklediğimi söyledim.
Bir hafta daha geçti, telefonum çaldı.
“Şakir bey, ben Gonca. Tanımadığım halde sîzi rüyamda gördüm, tanımak istiyorum. Nasılsınız?” diye hal hatır sorduktan sonra ben:
“Görüşelim”
“Nerede?”
“Siz nereyi isterseniz.”
“Cemre Parkı nasıl?”
“Uygundur” dediğimde “Saatiniz kaç?
“On kırk beş.”
“Tam oniki de buluşalım” dedi ve kapattı.
İlk kez buluşacağım birisiyle nezih bir yerde oturup konuşmayı düşünürken parka yakın olan bir bankaya uğradım, Banka işlemim bitmek üzereydi ki telefonum çaldı, saate baktığımda 12.00’yi çoktan geçtiğini fark ettim.
Hızla yürüyerek Cemre Parkı’na indim. Hiç görmediğim bayanın nasıl biri olduğunu düşünüyor, yabancısı  olmadığım parkta aramadan,sormadan elimle koymuş gibi bulmak istiyordum.
Parkın kenarına dikildim, bir çok insanın o tarafa, bu tarafa doğru gezdiğini gördüm. İnsanların tümüne göz attım. Dikkatimi çeken şüpheli bir bayan sırtını bu insanlara, yönünü parkın sıralanmış yeşil ağaçlarına dönmüş, saçları siyah, kot takımlı bir bayan oturuyor. Kimseye ne bakıyor, ne de yönünü dönüyor. ‘Bu o bayan olmalı’ deyip yanına yaklaştım, bir süre yanında dikildiğim halde dönüp ‘bu kim?’ demiyordu.
Sırtı dönük bayan avucunda ki çekirdekleri çitliyordu. Eğilip yüzüne baktım; esmer tenliydi, 36-37 yaşlarında gösteriyordu.
“Gonca hanım!” diye seslendim. Bana doğru bakıp ;
“Nereden bildiniz?” dedi ve kalkıp;
“Merhaba” dedi.
“Nerede oturacağız? Burası benim için güvenli değil”
“Siz nereyi isterseniz oraya gidelim” dedim. Parktan çıktık cadde boyunca kaldırımlarda yürüyüp, bir pastanenin önünde durdu:
“Burada oturalım” dedi. Belli ki; çevresinden çok korkuyordu. Masaya oturur oturmaz, bir sigara yakıp, bir de bana uzattığında;
“Kullanmam”
“Ne güzel”
“Eee, tekrar merhaba! Ne iş yaparsınız?”
“Yazıyorum, tüm şiirlerimi sırasıyla kitaplaştırıyorum.”
“Bununla mı geçiniyorsunuz?”
“Hayır, bir kurumdan emekliyim”
“Oooo, ballı böreklisin. Kitaplarınızdan yanınızda varsa bir tanesini adıma imzalar mısınız?”
“Tabii!” diyerek birine o bakarken, ben diğerini imzaladım, Gonca Hanıma baktığımda kitabı kapatıp masaya koyduğunu, gözlerinden yağmur gibi yaşların döktüğünü gördüm. Her zaman çantamda bulundurduğum kâğıt mendili çantamdan çıkarıp verdim, arkasından bir tane daha, bir tane daha... Dayanamayıp sordum:
“Hayrola? N’oldu birdenbire?”
“Benden daha gözüyaşlı yok derdim. Sen beni de geçtin”
“Özür dilerim, sizi rahatsız ettim.”
“Doluyum, kusura bakmayın! Kitabının herhangi bir sayfasını açmıştım. Derdimi deşen dizelere rastladım.”
Neresi? Tekrar aynı sayfayı açar mısınız?” dedim, bir süre sonra arayıp buldu.
Halk müziği sanatçılarından Cihat Yaman’ın uzun hava olarak kasetine okuduğu, sözleri bana ait olan şiirdi;
 
“Yine yollarımı duman bürüdü,
Şaşırdım dostlarım nasıl edeyim?
Her yanımı dertler aldı yürüdü,
Şaşırdım dostlarım nasıl edeyim?

Bulutlar kaynadı, hava bozuyor,
Yare gidem dedim; yollar tozuyor,
Zalim felek yine ferman yazıyor,
Şaşırdım dostlarım nasıl edeyim?

Bu dizeleri yazarken aynısını bende yaşıyorum.
Doğrudur, sakinleşmişti, elinde doldurulmuş şans kuponları vardı:
“Benim işim bunlara kaldı”
“Bunun ücreti benden olsun müsaade ederseniz” dedim.
İki saate aşkın oturup karşılıklı konuştuk. Kalkıp dışarı çıktığımızda:
“Buradan ayrılıyoruz” dedi sarıldı, öptü, öylece bir müddet durup ‘bir daha bir araya gelip buluşma’ düşüncesiyle ayrıldık..
Ben bu olayı bir hafta unutamadım ve ‘GÖZYAŞI’ şiirini yazıp bir başka zaman arayıp bir adette Gonca Hanıma verdim.
Şiiri okuyunca;
“Bu şiir türkü olur” dedi.
Gerçekten de kaset yapan türkücü bir üstadın dikkatini çekti, bir nüsha da o sanatçı aldı.

17 Şubat 2016 Çarşamba

HÜRREM SULTAN, HASRET ACISI, GECE AY VARDI, GARİP GARİP, EVLAT ACISI, ELA GÖZLÜM, EL OLDU GİTTİ, DİŞ AĞRISI, DATÇA’DAN BİR GÜZEL GEÇTİ,

HÜRREM SULTAN

Nazlı yar denizdi, bende bir gemi,
Fırtına kopardı sebepsiz yere.
Çarptı kayalara, deldi sinemi,
Hurda edip attı sebepsiz yere.

Gök gibi gürledi birden, bulandı,
Şimşek oldu, dağı, taşı dolandı.
Benim gözlerime çeşme bağlandı,
Seller gibi aktı sebepsiz yere.

Girdim bir çıkmaza gitmiyor yolum,
Sözüm kar etmiyor bu nasıl zulum
Döküldü yaprağım, kurudu dalım,
Ateşlere yaktı sebepsiz yere.

Perişan haldeyim, çilem dolmadı,
Kerem de bu aşka çare bulmadı.
Onlarda ağladı, bir gün gülmedi.
Dertlilere kattı sebepsiz yere.

Bu aşkı, sevdayı emreden Allah,
Koşturdu peşinden her akşam-sabah.
Yar Hürrem Sultan”dı, bense Padişah,
Sarayımı yıktı sebepsiz yere.

Bir elinde kazma, birinde kürek,
Gömdüler SUSUZ’u mezar eşerek
Kayboldu ufukta sönüp giderek,
Güneş gibi battı sebepsiz yere.
01,05,2001 - Şakir SUSUZ

HASRET ACISI

Ruhumda fırtına şimşek çakarken
Neyleyim vefasız sensiz dünyayı
İçimden sellerim taşmış akarken
Viran edip gittin köşkü sarayı

Yıkıldı aşk bendim çoştu çağladı
Yüreğime ateş düştü dağladı
Kader beni bir güzele bağladı
Getirdi başıma kara sevdayı

Her gece yarısı kalkıp oturdum
Biraz aklım vardı böyle yitirdim
Azmı çile çektim ömür bitirdim
Kırıldı oklarım boş kaldı yayı

Şahinim de kollarında dolaştır
İndir yere kölem diye tanıştır
Küskünüm feleğe gel de barıştır
Karardı güneşim kaybettim Ay’ı

Hasret acısıyla dolu hep dünüm
Fazlası var eksik değil bu günüm
Susuz um çöllerde sefil Mecnunum
Ölürüm sarmazsam ben o Leylayı
04.11.2012 - Şakir SUSUZ

GECE AY VARDI

Nerde selam verip hatırım soran
Aşk okunu atıp gönülden vuran
Her yanım kara kış her yanım boran
Ne baharım belli ne yazım belli

Kar yağdı başıma yaz gelse kalkmaz
Beni yakan ateş nazlımı yakmaz
Ağlarım içimden bir damla akmaz
Ruhumda inleyen saz sırma telli

Bulutlar yağmuru sürdü getirdi
Sevgisiz bir yürek aşkı bitirdi
Yaşam sevincimi alıp götürdü
Dertlerim bir değil bin beş yüz elli

Kokunu aradım lale sümbülde
Aşkımız söylensin bitmesin dilde
Sen başka ildesin ben başka ilde
Bitiyor bu sevda başından belli

Sütçüler İlçesi dağların ardı
Gündüz güneş şahit gece ay vardı
Susuzu her yandan hasretin sardı
Gel bülbül avazlı gel tatlı dilli
30/01/2005, Şakir SUSUZ

GARİP GARİP

Kader saçtı bizi ilden illere
Gelen yok giden yok yol garip garip
Aylardır hasretim gonca güllere
Döküldü yaprağım dal garip garip

Her bir yerde saklı güzel anımız
Gidip bir çıkmaza çattı önümüz
Hasret ile gelip geçti  ömrümüz
Perişan Mecnunlar çöl garip garip

Vuslatın yerinde hasret bekliyor
Yanıyor yüreğim kalbim tekliyor
O yar günlerime günler ekliyor
Karıştı mevsimler yıl garip garip

Kesildi takatım durdu dizlerim
Görmez oldu gayrı sensiz gözlerim
Adem’im Havva’mı her gün özlerim
Böyle bir divane kul garip garip

Sensiz çekilmiyor bu zalim eller
Çalarım sazımı feryatta teller
Gözyaşımla taştı ırmaklar göller
Çağlar derelerden sel garip garip

Ayrıldım çaresiz nazlı yarimden
Azdı yaralarım sızlar derinden
Susuz’un perişan tut ellerinden
Bekletme sevgilim gel garip garip
Şakir SUSUZ - 13.02.2012

EVLAT ACISI

Duydum ki bir ana yanmış yıkılmış
Boz bulanık akmış çöle dökülmüş
Taze bir fidanı kökten sökülmüş
Allah sabır versin Fatma satıya

Aniden bir kaza oldu ve bitti
Yaktı yürekleri dumanlar tüttü
İbrahim gençliğe doymadan gitti.
Allah sabır versin Fatma Satıya

Babası bir yanda,ana bir yanda
Organları bağış oldu o anda
Başka bedenlerde,başka bir canda
Allah sabır versin Fatma Satıya

İnsanlık örneği herkes ders aldı
Tükenmiş kısmeti ömür kısaldı
Görmeyen kimseye sanki masaldı
Allah sabır versin Fatma Satıya

Kapanıp evine yas edip kalma
Toparla kendini asi kul olma
Yemyeşil yaprağın sararıp solma
Allah sabır versin Fatma Satıya

SUSUZ der anası ağıt kuruyor
Kor olmuş bağrını yere sürüyo
Beyhude kendini yorup duruyor
Allah sabır versin Fatma Satıya
09/06/2011 - Şakir SUSUZ             

ELA GÖZLÜM

Akşam vakti güneş gibi
Batıp gitme elâ gözlüm
Alev, alev ateş gibi
Yakıp gitme elâ gözlüm

Yele vermiş yâr kâkülü
Yanağında açmış gülü
Aşk bağımın tek bülbülü
Ötüp gitme elâ gözlüm

Yazan sensin bu fermanı
Geldi çattı güz zamanı
Kar, fırtına, toz, dumanı
Katıp gitme elâ gözlüm

Yaza çevir kışlarımı
Kâbus dolu düşlerimi
Hilal gibi kaşlarını
Çatıp gitme elâ gözlüm.

Susuz bakar durur yola
Sordum gelip geçen kula,
N'olur beni bir tek pula
Satıp gitme elâ gözlüm
04.08.2008 - Şakir SUSUZ

EL OLDU GİTTİ

Ateşine yakıp, döndürdü küle  
Yaydı etrafına, düşürdü dile
Ömründe çekmemiş bir kez besmele
Yalvardı Allah”a, kul oldu, gitti.

Güneşimdi doğdu, hep umut oldu
Çiçek çiçek açtı ruhuma doldu.
Biraz sevgi vardı, oda son buldu
Dikenler içinde gül oldu, gitti.

Ne bir hikayedir nede bir dizi
Karanlık ruhumun parlak yıldızı
Her yerde hatıra, her yerde izi
Silindi zamanla yol oldu gitti

Gönül kervanını yükleyip sürdü
Kapattı sayfayı defteri dürdü
Hasret duvarını nihayet ördü
Dönmedi bir daha el oldu  gitti
     
Susuz der bekliyor açtı kollarım
Bir çiçeğim yok ki, olsun ballarım
Kurudu yaprağım kaldı dallarım
Savruldu her yana, yel oldu, gitti.
14 Mayıs 2014, Şakir SUSUZ

DİŞ AĞRISI

Tam gecenin bir yarısı
Bu nasıl bir diş ağrısı
İçimdeydi hep korkusu
Bu nasıl bir diş ağrısı

Önce yavaş sonra şiddet
Ne unvan der ne etiket
İlaç içtim paket paket
Bu nasıl bir diş ağrısı

Evleri tek tek dolaştım
Sanki karlı dağlar aştım
Bende ki benle savaştım
Bu nasıl bir diş ağrısı

Her doktor bir ilaç yazdı
Gün geçtikçe daha azdı
Mezarımı bu diş kazdı
Bu nasıl bir diş ağrısı

Susuz derki, nere gidem
Dünyam zindan oldu nidem
Ne yaptı Hazreti Âdem
Bu nasıl bir diş ağrısı 
05-08-2011, Şakir SUSUZ

DATÇA’DAN BİR GÜZEL GEÇTİ

Türkiyemin en ucunda
Datçadan bir güzel geçti
Akdenizin avucunda
Datçadan bir güzel geçti

Lüle lüleydi saçları
İnmiş beline uçları
Yanında cennet kuşları
Datçadan bir güzel geçti

Çekti giysileri attı
Serpildi  kumlara yattı
Sanki gökten yıldız aktı
Datçadan bir güzel geçti

Ne Tunuslu ne de Faslı
Ne Edirne ne de Karslı
Ne Şirindi ne de Aslı
Datçadan bir güzel geçti

Çekildi yol verdi dağlar
Selama durdu adalar
Peşinden koştu dalgalar
Datçadan bir güzel geçti

Susuz aşka kürek çekti
Az kaldı ki ölecekti
Gönüllere sevgi ekti
Datçadan bir güzel geçti

Şakir SUSUZ-15/08/2014

ÇÖREK ÖVÜYOR, ÇİFTÇİ PERİŞAN, ÇAĞLADI DUYGULAR, CAMIZI SAĞARKEN, BÜKTÜN BELİMİ,

ÇÖREK ÖVÜYOR

Çoktan gelmiş yetmiş seksen yaşına,
Her gelen komşuya çörek övüyor.
Oğlu kızı gitmiş kalmış başına,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Eşi sobasında bir çörek yapmış,
Bu adamın aklı yerinden sapmış.
Şu günler kendini eve kapatmış,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Gitmesem küsüyor yakın komşudur
Ya bir şey ısmarlar ya da taşıtır
Kelimeler basit mantık dışıdır
Her gelen komşuya çörek övüyor

Kocaman avlusu her yanı duvar,
Doluydu bir zaman sürüyle davar.
Ne kardeşi kalmış, ne babası var,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Daha olgunluğa henüz ermemiş,
Hiç mi bir kimseye lokma vermemiş.
Sanki hayatında bir şey görmemiş,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Sarmış bacağını bahçede yılan,
Kötü bir yalnızlık elinde kalan…
Susuz der dünya’nın temeli yalan
Her gelen komşuya çörek övüyor.
Şakir SUSUZ, 01.09.2012

ÇİFTÇİ PERİŞAN

Mevsim kurak geçti damla düşmedi
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan
Boy atıp ekinler pek gelişmedi
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Boş geçti bulutlar yağmur salmadı
Kurudu topraklar mahsul olmadı
Tarlasında anız bile kalmadı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Emekler yok oldu çiftçi üzüldü
Tahminler tutmadı plan bozuldu
Geçen yıl bu düğüm nasıl çözüldü
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Kış gelir her taraf kapanır gider
Borcu olan varsa nereden öder
Besicilik zorda çoğu terk eder
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Böyle lüzum görmüş taktir ilahi
O her şeyi bilen şahların şahı
Sonsuz nimetlerle dolu dergahı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Susuz der bilinsin çiftçinin hali
Kalmış kucağında malı melali
Bu yüzden hepsinin başı belalı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan        
10.09.2012, Şakir SUSUZ

ÇAĞLADI DUYGULAR

Öyle bir sevda ki dağları aştı
Geceler ızdırap günlerim bizar
Çağladı duygular deryalar taştı
Kader bir güzeli alnıma yazar

Aşkın ateşini birlikte yaktık
Diz dize oturup göz göze baktık
Gönülden gönülesüzülüp aktık
Sevdamız sıladan gurbete uzar

Yüreğim kerbela gözlerim pınar
Açamam derdimi el beni kınar
Girdim yar bağına sanki ilkbahar
Okşadım gülleri eyledim nazar

Unutmak istesem gönül unutmaz
Vazgeçelim desem sözümü tutmaz
Gündüz Mecnun eder gece uyutmaz
Kapanan yaralar yeniden azar

SUSUZ’u bıraktı  çıkmaz sokağa 
Haykırsam aşkımı yüce bir dağa                  
Vuruldum Aslı’ma düştüm toprağa
Kerem gibi yandım küllerim tozar
Şakin SUSUZ - 01.05.2014

CAMIZI SAĞARKEN

Elinde boş kova girdi ahıra
Camızı sağarken öldü bakiye
Sabretti yıllarca onca kahıra
Camızı sağarken öldü bakiye

Sabahınan kalkıp baktı aynaya
Ölüm sessizliği çöktü avluya
Bekleyin gelirim deyipte çaya
Camızı sağarken öldü bakiye

Sağlık ekipleri uğraştı durdu
Yorulmuş kalbini yeniden yordu
Duyan inanmadı bir daha sordu
Camızı sağarken öldü bakiye

Gelini bağırdı hep sağa sola
Duyuldu anında en uzak kula
Gelen arabalar sığmadı yola
Camızı sağarken öldü bakiye

Mevsim sohbahardı hüzünlü dallar
Kısalır giderdi en uzun yollar
Koştu cenazeye Konacı, Kırlar
Camızı sağarken öldü bakiye

Söylenecek sözler kaldı ağzında
Döküldü tellere ozan sazında
Kalktı cenazesi Oluk özün de
Camızı sağarken öldü bakiye

SUSUZ derki gitti ne deseniz de
Komşuluk hakları var hepimizde
Çınlıyordu sesi mahallemiz de 
Camızı sağarken öldü bakiye
Şakir SUSUZ  12 Aralık 2011

BÜKTÜN BELİMİ

Ayırdın yolunu, büktün belimi
Kaldıran olmadı tutup elimi
Bir selamın için seher yelini
Bekledim akşamdan sabaha kadar

Bitmiyor sıkıntım başımda duman
Benim gönlüm sana saklı her zaman
Sen orda ben burda hasretlik yaman
Zehirdir ekmeğim aşıma kadar

Güzel hayallerle güne başlarım
Ağustos da geldi kara kışlarım
Yağmuru ıslattı akan yaşlarım
Sırılsıklam oldum başıma kadar

Bitmez bu bendeki coşan sevgiler
Çekilmiyor sensiz geçen zor günler
Açmadı bir daha bahçemde güller
Kurudu toprağım taşıma kadar

Çok şey geldi senden sonra başıma
Çıkmadı bir daha güzel karşıma
Susuz‘um yazılsın mezar taşıma
Ne çektimse bunca yaşıma kadar

Şakir SUSUZ - 04.Ocak.2002

BURSA, BU SENE, BİTMEYEN GECE, BİR YILDIZ KAYDI, BİR AĞAÇTIM, GARİP GARİP, CEYHAN'IM,

BURSA

Asırlara meydan okuyan Bursa
Bir Ulusun sende kökü yatıyor
Her taşında tarih her yerin olay
Sende doğdu güneş sende batıyor

İmanlı yürekler çağlayıp coşmuş
Kişnemiş atların dörtnala koşmuş
Öyle ünün var ki tarihten taşmış
Şimdi o yerler de bülbül ötüyor

Ulema veziri her bir köşeye
Ulaklar salmışlar beye, paşaya
Osmangazi otağ okurmuş karşıya
Yaktığın meşale halâ tütüyor

Hükmedenler emir verip oturmuş
Dikenleri içinde güller bitirmiş
Nice koç yiğidi seçip götürmüş
Mezarlar üstünde otlar bitiyor

Çiğneyip geçmişler elde kılıçlar
Şehitler yatağı düzler yamaçlar
Her köşe başında ulu ağaçlar
Geçmişi bilmeyen söküp atıyor

Set başını geçip gider bir dere
Cennetten köşedir sanki her yöre
Çekmişler bayrağı çoktan göndere
Gölgesinde herkes tüfek çatıyor

Susuz der dumanı eksilmez dağlar
Her yanı yemyeşil görkemli bağlar
Boşalmış konaklar gitmiş ağalar
Yokluğu ruhuma hüzün katıyor.
26.03.2014 - Şakir SUSUZ

BU SENE

Dinimiz direği namazla oruç
Oruç rahmetiyle geldi bu sene
Sağlam Müslüman’a günler bir avuç
Geçen yıl tutanlar öldü bu sene

İlk geceden herkes tetikte yattı
Bir telaş içinde uyanıp kalktı
Günler tükenirken vakitler aktı
İftar açan yüzler güldü bu sene
Kuranlar hatimler daim okundu
Gönüllere doldu ruha dokundu
Dargınlar barıştı fitne yakındı
Husumet mazide kaldı bu sene

Bu ayda önemli her bir saniye
Kim kalır bilinmez öbür seneye
Bin bereket yağdı cümle haneye
Tutanlar sevabın aldı bu sene

Yaşlısıyla genci camiye koştu
İlave yetmedi, sokağa taştı
Müslüman nefsiyle böyle savaştı
Şeytan saçlarını yoldu bu sene

Susuz der huşuyla eğildi dağlar
İlham verdi bize en güzel çağlar
Süzülür damlalar yüreğim ağlar
Kalplere ferahlık doldu bu sene.
Şakir SUSUZ, 25/07/2012
                                                                                             
BİTMEYEN GECE

Bitmeyen gecede gündüz ararken
Yollarıma ışık saçtın güneşim
Kendi sistemimde dönüp dururken
Senin yörüngene çarptı bu başım

Bütün yıldızları dolaştım geldim
Bu sefil halimle yürekler deldim
Ağladım sızladım ne zaman güldüm
Bir silen olmadı aktı gözyaşım

Sevda ateşiyle bağrım yanıyor
Çölde gören beni Mecnun sanıyor
Viraneye döndüm baykuş konuyor
Ne duvarım kaldı ne de bir taşım

Tomurcuk güllerin goncaya benzer
Hayalimde yaşar gönlümde gezer
Kurulmuş divanım fermanım yazar
Kırmış kalemini yârim yoldaşım

Susuz der seninle el ele gezdik
Bir muamma vardı sonunda çözdük
Aşkın romanını birlikte yazdık
Erken gelip çattı sonbahar kışım
Şakir SUSUZ-17.03.2012

BİR YILDIZ KAYDI

Gezdim sahraları Mecnunlar gibi
Aradım Leylamı bulamaz oldum
Ne dereler koydum nede taş  dibi
Kimseden bir haber alamaz oldum

Yurt olmuş yârime dağların ardı
Hasretin acısı ruhumu sardı
Bu nasıl sevdaydı bu nasıl yardı
Neden böyle olduk bilemez oldum

İçimde sıkıntı bu gönül dar da
Yandım alev alev yüreğim korda
Dökeyim derdimi şöyle otur da
Akan  yaşlarımı silemez oldum

Bunca yıl boşuna dolandım durdum
Umudum kalmadı gayrı yoruldum
Hazana ermeden sarardım soldum
Her zaman ağladım gülemez oldum

SUSUZ’a gel diye ısrar etti yar
Aşkımız önünde yıkıldı duvar
Çekildi kenara yol verdi dağlar
Gittim amma geri gelemez oldum
01.10.2007 - Şakir SUSUZ

BİR AĞAÇTIM

Yar bağında bir ağaçtım
Ne yaprağım ne dalım var
Çiçek çiçek boşa uçtum
Ne peteğim ne balım var

Yeller selam edin yâre
Çaresizim düştüm dara
Başım duman pare pare
Ne suyum nede yolum var

Her gülün var bir dikeni
Var mı ben gibi çekeni
Harap etti sevdan beni
Ne kanadım ne kolum var

Kader bir çıkmaza saldı
Derdim günbegün çoğaldı
Siyah giymek bana kaldı
Ne beyazım ne alım var

Boş kaldı gönül sarayım
Değmeyin bahtı karayım
Susuz yarsız ne yapayım
Ne sabrım nede halim var
04.08.2010 - Şakir SUSUZ

GARİP GARİP

Kader saçtı bizi ilden illere
Gelen yok giden yok yol garip garip
Aylardır hasretim gonca güllere
Döküldü yaprağım dal garip garip

Her bir yerde saklı güzel anımız
Gidip bir çıkmaza çattı önümüz
Hasret ile gelip geçti  ömrümüz
Perişan Mecnunlar çöl garip garip

Vuslatın yerinde hasret bekliyor
Yanıyor yüreğim kalbim tekliyor
Kader günlerime günler ekliyor
Karıştı mevsimler yıl garip garip

Kesildi takatım durdu dizlerim
Görmez oldu gayrı sensiz gözlerim
Adem’im Havva’mı her gün özlerim
Böyle bir divane kul garip garip

Sensiz çekilmiyor bu zalim eller
Çalarım sazımı feryatta teller
Gözyaşımla taştı ırmaklar göller
Çağlar derelerden sel garip garip

Ayrıldım çaresiz nazlı yarimden
Azdı yaralarım sızlar derinden
Susuz’un perişan tut ellerinden
Bekletme sevgilim gel garip garip
Şakir SUSUZ - 13.02.2012

CEYHAN’IM

Kumaş gibi katlayıp geldim onca yolunu
Ulaştık Toroslar’ın eteğine Ceyhan’ım
Yüklenmiş arıların her çiçekten balını
Telaşla uçuyordu peteğine Ceyhan’ım

Kuşluk vakti inerken Ceyhan yol ayrımına
Sığınmıştım doğanın kucak açmış bağrına
Karşılayıp götürdü Bakî dost makamına
Böyle sıcak anılar unutulmaz Ceyhan’ım

Sokakları birleşmiş geniş caddelerinde
Sevgi selini gördüm halkının gözlerinde
Bereket fışkırıyor ovanın her yerinde
Dolmuş da taşıyordu ambarların Ceyhan’ım

Çağlayarak akarken Ceyhan suyu şehirde
Türlü türlü balıklar oynuyordu nehirde
Bir garip Hasan Turan yaşamıştı bu yerde
Hani Âşık Ferrahi, Orhan Kemal Ceyhan’ım

Şahmeran Kalesi’ni seyreyledim dönerek
Ne çıyana rastladım ne de büyük engerek
Yumurtalığa doğru uzadı yol giderek
Yeşiller üzerinde gök maviydi  Ceyhan’ım

Dolaşırken çevreyi hayran kaldım ovaya
Bir kartal kanat çırptı dönmek için yuvaya
Birlikte karşı koyduk nice büyük davaya
Düşmana dar eyledik bu toprağı Ceyhan’ım

Tavsiye ediyorum herkes gelsin Ceyhan’a
Hürmetle karşılıyor bacı kardeş ve ana
Ötüyordu bülbüller  konmuşlardı seyrana
Serpilmişti goncalar kokuyordu Ceyhan’ım

Susuz’um berkemâldi biz gelirken son durum
Türkiye’ye yeter de artar bile bu tarım
Uğurladı eşiyle şair Bakî Yıldırım
Hoşça kal Çukurova’m hoşça kal sen Ceyhan’ım

Şakir SUSUZ-04.06.2011

15 Şubat 2016 Pazartesi

TÜRK DİL KURUMU: "TÜRK DİLİ (DİL VE EDEBİYAT) DERGİS"İ; CİLT: XCVI - SAYI: 680, Ağustos 2008 - ŞAKİR SUSUZ, Güzel Yurdum (Şiir)

4 EYLÜL 2008 PERŞEMBE


TÜRK DİLİ DERGİSİ 680.SAYI


TÜRK DİLİ

Dil ve Edebiyat Dergisi

Cilt XCVI

Sayı 680 • Ağustos 2008



Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Türk Dil Kurumu adına 
Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN 


İçindekiler

Ahmet Cüneyt ISSI- Ferda ZAMBAK, Şehre/Şehirden Sızan Duyarlıklar: Bodrum Dörtlemesi’nde Metafor Olarak Bodrum 

Veysel ŞAHİN, Ömer Seyfettin’in “Başını Vermeyen Şehit” Adlı Öyküsünde Kendilik Bilinci 

Nazım Dündar SAYILAN, Kocatepe (Şiir) 

Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR, Dünden Bugüne Türkçe 

Şakir SUSUZ, Güzel Yurdum (Şiir) 


Harun DOĞRUYOL, Deniz ve Sen (Şiir) 

Ejder ÇELİK, Bile Bile “Emosyonel” 

Fahri ERSAVAŞ, Yolculuk (Şiir) 

Yrd. Doç. Dr. Fatih ARSLAN, Postmodernizm Yeniden Anlam(landırm)a Denemesi 

Mustafa BÜLBÜL, Ağustostan Çok Sonra (Şiir) 

Mine ENGİN TEKAY, Fötr Şapka (Hikâye) 

Prof. Dr. Osman Fikri SERTKAYA, Çince Tay “Büyük” Kelimesi ile Yapılan Damla, Dayı, Teyze ve Dede Kelimeleri Üzerine 

Prof. Dr. Nevzat GÖZAYDIN, Dergi ve Kitap Dünyasından 

Yabancı Sözlere Karşılıklar 

YİTİRDİKLERİMİZ

Nail TAN, Ünlü Kırgız Hikâyeci ve Romancı Cengiz Aytmatov Şair, Yazar Ali Püskülüoğlu 

HABERLER

Ayşe BALCI, Türk Dil Kurumunda Geçen Ay 

Burçak OKKALI-Beyza GÜLTEKİN, İkizdere’de “Geçmişten Günümüze Türkçe” Açık Oturumu 

GENÇ TÜRK DİLİ

Âdem TERZİ, Türkçenin Söz Denizinde 
Bilmece Bildirmece 
Öyküleriyle Deyimlerimiz Atasözlerimiz 
Fıkra 

Âdem TERZİ, Gençler İçin Seçtiklerimiz

Hiç yorum yok:

12 Şubat 2016 Cuma

ŞAKİR SUSUZ’UN ESERI “SEVİMLİ DÜŞLER” (HİKÂYELER NET) Araştırmacı - Yazar, Edebiyatçı - Şair, Abdullah Çağrı ELGÜN

ŞAKİR SUSUZ’UN ESERI “SEVİMLİ DÜŞLER”
Abdullah Çağrı ELGÜN

cagrielgun@hotmail.com
Hayatı:
1942 yılında Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinin Oluközü Beldesi’nde dünyaya geldi. İlkokulu orada bitirdi. Genç yaşta (19) evlendi. Askerlik dönüşünden birkaç yıl sonra Ankara’ya geldi. Burada Devlet memuru olarak çalışmaya başladı. Devlet memuru olarak çalıştığı yıllarda, ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirdi.
Şiire karşı merakı gittikçe çoğalan şair, bir çok şairden ve ilim adamlarından şiir konusunda teknik bilgiler konusunda dersler aldı. Şiirle ilgili bir çok kitap, dergi ve kaynaklar okuyarak kendini yetiştirdi.
Halk müziği sanatçıları tarafından iki adet şiiri bestelendi. Bir çok radyo ve televizyon programlarına katılan Şakir SUSUZ’un, “GÜNEŞ BATARKEN”, “AĞLADI YÜREĞIM”, “TİTREYEN DUDAKLAR”, “SEVİMLİ DÜŞLER” adlı şiir kitapları ve bir çok ödülleri bulunmaktadır.
Kitap Hakkında
Eserde, sanatçının: “Şiir çizgimde, bana ilgisini esirgemeyen sayın Güzide GÜLPINAR TARANOĞLU (Toprak Anam)’na, Sayın Prof. Dr. İbrahim Agâh ÇUBUKÇU ve Sayın İsa KAYACAN’a teşekkürlerimi sunarım.” sözleriyle başlıyor.. 
Eseri, Kültür Ajans, BRC OFSET basıyor. Bu defa kitapta olması gerekenler, özellikle ilk sayfada yerli yerine oturtulmuş. Önceki kitapta görülen hataların bu kitapta tekrarlanmadığını görmek şahsımı memnun etti. Bununla birlikte imlâ noktalama ve yazım kurallarına, şiirlerin dizilişi esnasında dikkat edilmediğini belirtmek, yeniden çıkarılacak kitaplar açısından uyarıcı ve dikkat edilmesi gereken bir problem olarak, yararlı olacaktır.
Bu bilgiler, araştırmacılar, bilim adamları, şairler ve şehir yıllıkları, bibliyografyacılar için önemli bir bilgiler olup büyük önem arzetmektedir; çünkü bu bilgilerin kitabı basan matbaanın reklamı, yayıncının, dağıtımcısının, dizenin de olumsuz veya olumlu yönde reklamını yapacaktır. Bu reklam ise kitabın kalıcılığı, yazarın ömrü, yayıncının yayın hayatı boyunca izlemesi gereken politikayı, stratejiyi de beleirleyecektir.
Benim gördüğüm kadarıyla kardeş ve akraba ülke matbaalarında basılan kitaplar dahi kapak ve ciltleme konusunda Türkiye’deki bazı matbaalarda basılan ve ciltlenen kitapları geride bırakacak derecede iyi ve kaliteli olarak çıkartılabilmektedir. Hem de hemen her kitabın kapağı ciltlenirken karton kapak kullanılmakta değil ise bu defa da sıcak tutkal kullanılarak, kapak kırmalarını ise çok güzel ve original bir şekilde oturtularak kitap okuyucunun albenisine sunulmaktadır. Bu ise okuyucuya saygı gereğidir.
Ülkemizin gözbebeği, memleketimizin ve dahi Birleşik Avrasya’nın gözü ve kulağı olabilen bu büyük şehir (ANKARA) matbacılarının bu konuda daha hassas, titiz ve seçici davranması, şirketlerin, holdinklerin, fabrikaların babadan oğula yüzyıllarca bozulup yozlaşmadan devamı açısından da büyük önem arz etmektedir.
ŞAKIR SUSUZ’UN EDEBÎ ŞAHSIYETİ:
SUSUZ’un, Halk Edebiyatında Emrah, Seyranî, Aşık Hasan, Gevheri tarzına yakın, herkes tarafından hemence söylenemeyen; ama güçlü, akıcı, kolay ve basit original söyleyişe ulamış olduğunu söylemeliyiz. Şair Şakir SUSUZ, şiiri artık bu tarz işleyişle rayına oturtuyor ve şairi usta şairler arasına katıyor. Türkçe halk ağzına dayalı söyleyişte başarı merdivenlerini bir bir çıkan şair, Anadolu yaylalarını, düzlüklerini dağ ve ovalarını orijinal anlatımlarıyla başarılı bir şekilde şiire sokuyor.
Şakir SUSUZ’un yazdığı şiirlerde sevgi, “AŞK” ön planda yer alıyor. Şakir SUSUZ, devrinin KARACAOĞLAN’i gibi her güzeli sever her güzele aşık olur. Onlara güzelliği ölçüsünde şiirler yazar. Aşkı sevgiyi, dostluğu, vefayı, vefâsızlığı SUSUZ’UN şiirlerinde yudum yudum içersiniz.
SUSUZ, güzellerin aşığıdır. Onları ya bir şehirde şiir okurken, ya sahnede salınırken; veya saçlarını arkaya doğru atmış olarak ilinde ilçesinde köyünde, bağda bahçede görür.
SUSUZ, şiirlerinde güzeli metheder, onu tasfir eder, kaşlarını gözlerini, dudaklarını, boyunu, bosunu, selviler gibi salınışına dayanamaz. Güzele övgüler düzer, ona kendi iç dünyasındaki durumunu bildirir. Zaman zaman da güzelliğinden iyiliğinden, güzelliğinden bahsederek, hoş sohbetinden bahsederek ondan yararlanmak ister. Güzele hemen oracıkta aşkını ilan eder, onlara şiirler yazar. Örneğin:
“Geriye salmış saçları
Oluközü’nde bir güzel
Topuğa inmiş uçları
Oluközü’nde bir güzel”,
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, OLUKÖZÜ’NDE”(Şiir) s. 19

Kıskanır boyunu görünce selvi
Sımsıcak yüreğin sevginden belli
Sen orda evlisin ben burda evli
Dikenler içinde gülüm var benim
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “YEŞİL GÖZLER”, (Şiir) s. 21
***
Şair güzellere vurgun, güzeleri hayaran, güzellere meftundur. Nerede bir güzel görse Erciyes’in karı gibi eriyip dağılmağa, akarsu olup çağlmağa başlar. Onlarda aşk, sevgi, dostluk ve vefâ arar. Onlarda gördüğü ihanete, hıyanete, iki yüzlülüğe, dost çekiştirmelere tahammül edemez. Bunun için de zaman zaman hüsrana uğrar. Gönlü kırılır, mutsuz, umutsuz ve kırılgan olur. Güzellerin bu vafasızlığından çok çeker. Bunca zaman sevgisine, fadakârlığına karşılık şairi aldatıp, satıp gitmelerine üzülüp kahrolur. Bu gönül kırgınlıkları içerisinde dudaklarından ihaneti, dile getiren mısralar dökülür. Örneğin:
“Mualla, durmadan şeytan taşladı
Şeytanın peşinden, gel git başladı
Göllerde sulandı, dağda kışladı
Kurban Bayramı’nda sattı da gitti”
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “SEVİMLİ DÜŞLER”(Şiir) s. 81
***
Şairin bahtının kararması, güzellere olan sadakatından, bağlılığından olacak ki onlarda vefa arıyor. Onca sevgisine, aşkına karşılık; verdikleri acı ıstırap ve kabini yaralamaları onu hırpalıyor. Bu sebeple onları sitemle anıyor. Hayıflanmalarını, sitemlerini, kahırlarını mısralara döküyor. Bahtını karartan, bedenine sıra sıra dertler yükleyen yabani kar çiçeklerine, kardelenlere, dağlarda açan yabani manolyalara kahır dolu hüzünlerle seslenir: “Hangi dağ başında açtın Manolya’m? diye sormadan edemez. Örneğin:
“On yıl oldu benim bahtım karalı
Yığıldı üst üste, dertler sıralı
Öyle bir vurdun ki kalbim yaralı
Hangi dağ başında açtın manolyam?”
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “MANOLYAM”, (Şiir) s. 16
***
Şair, bulunmuş olduğu sosyal topluluklarda, tanıştığı güzelleri tasvir ediyor. Onların güzeliğini, endamını, boyunu posunu, yürüyüşünü, duruşunu, konuşmasını, gülüşünü hal ve tavrını bize aktarıyor. Şairin güzellere olan tutkunluğunu, görüp tanıştığı, konuştuğu, birlikte gezdiği o güzellerin, açılmış goncalar içinde, ona doğru koşarak gelişini bekler gibidir. Örneğin:
“Cümleler bitmeden nasıl gülüyor
Oysa beni parça parça bölüyor
Sanki kucak açmış koşup geliyor
Açılmış goncası çiçek çiçek nar.”
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “YEŞİL GÖZLER”, (Şiir) s. 21
...
Nazilli’de başlar bizim sevdamız
Nihayet kavuştuk Kuşadası’nda
Sevgiyle yeşerdi gönül bağımız
Birlikte dolaştık Kuşadası’nda
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “KUŞ ADASINDA”, (Şiir) s. 41
***
Şairin okuduğumuz ve daha önceden yazmış olduğu şiirlerden yola çıkarak, Şakir SUSUZ’u, edebiyatımızın en coşkulu en romantik en hassas en yakışıklı ve en zampara şairlerinin önde gelenlerinden biri olarak görmek mümkündür.
SUSUZ’un, kitaplarında, özellikle son yazdığı “SEVİMLİ DÜŞLER”, kitabında, hemen hemen her konuda şiirler yapıp her konuya değinmiş olmakla birlikte, SUSUZ “AŞK” şairidir”. Aşk onun vazgeçilmezleri arasındadır. O aç ve susuz yaşayabilir; fakat aşksız yaşayamaz.
Şakir SUSUZ’u hayata bağlayan, ona yeni heyecanlar ve yaşama azmi veren şey, güzele, güzelliklere, dostlar ve hepsinden önemlisi sevgiliye olan aşkıdır. Bu aşk şairi diri, canlı ve sağlam olarak ayakta tutmaktadır denebilir.
***
ŞAİRİN ŞİİRLERİNDEN SEÇİLEN ÖRNEKLER:
GÜZEL YURDUM
Neresinden baksam güzel yurdumun
Lâlesi sümbülü gülleri güzel.
Vadilerden geçer dağlar ardına
Dolanıp gidiyor yolları güzel.

Dumanlı dağları göğü deliyor
Yamaçtan çıngırak sesi geliyor
Koyunlar otluyor kuzu meliyor
Yüksek yaylaları gölleri güzel

Bazen bir ay doğar gece yarısı
Ovaları tutmuş hardal sarısı
Çiçek çiçek gezer durmaz arısı
Peteği sepette balları güzel

Kimi ekin ekmiş toprağı kazmış
Toplamış üzümü bağını bozmuş
Kimisi cephede destanlar yazmış
Postada mektubu, pulları güzel

Bahçesi bir yanda bağı bir yanda
Güneşi gör, Nemrut, Adıyaman’da
Çiftçinin kağnısı dolu harmanda
Yüklemiş sapını, salları güzel.

Yakmışlar ateşi kazan kaynıyor
Düğünler kurulmuş herkes oynuyor
Güzeller geline duvak bağlıyor
Beyazlar giyinmiş telleri güzel

Her karış toprağın bin tarih dolu
Denizlere doğru uzanır kolu
Nelere şahitsin sen Anadolu
Şahlanmış atları nalları güzel

Yukardan aşağı sular çağlamış
Karşıdan karşıya köprü bağlamış
Vatan için şehit vermiş ağlamış
Sarılmış bayrağa alları güzel.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “GÜZEL YURDUM”, (Şiir) s. 6
***
GÖÇER MİYDİM?
Bir fabrika kurulsaydı
Ben köyümden göçer miydim?
Kim olduğum sorulsaydı
Ben köyümden göçer miydim?

Göçer miydim, göçer miydim?
Ben köyümden göçer miydim?
Zalim gurbet ellerinde
Kadeh kadeh içer miydim?

Üst üsteydi sorunları
Perişandı durumları
Güven verse yarınları
Ben köyümden göçer miydim?

Ekinleri boy sürseydi
Bire otuz, kırk verseydi
Köylüm refaha erseydi
Ben köyümden göçer miydim?

Yonca biçer, mal beslerdim
Koçu tekeyi süslerdim
Şöyle geriye yaslardım
Ben köyümden göçer miydim?

Hani nerde sosyal barış
Gece gündüz durma çalış
Olsa elde birkaç kuruş
Ben köyümden göçer miydim?

Susuz’a yetmeyen tarla
Altı ay, kaplıydı karla
Üç çocuk, bir nazlı yârla
Ben köyümden göçer miydim?
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “GÖÇER MİYDİM?”, (Şiir) s. 8
***
HALAY ÇEKERİZ
Kültür hazinesi kutsal vatandan
Türküler söyleyip halay çekeriz
Kerem Karac’oğlan Sultan Abdal’dan
Türküler söyleyip halay çekeriz

Kaynak kişi emek verir iz olur
Barak olur hoyrat olur biz olur
Yozgat’ta Sürmeli olur söz olur
Türküler söyleyip halay çekeriz

Türküler sevdamız türkü nazımız
Ezgilerde saklı alın yazımız
Çözülür notalar inler sazımız
Türküler söyleyip halay çekeriz

Nice kavim gelip geçmiş bu yerden
Vatan bayrak için geçeriz serden
Başlar duygu seli coşarız birden
Türküler söyleyip halay çekeriz

Susuz’un kağnısı köyde gıcılar
Geçti kara günler dindi acılar
Kol kola dizilir oynar bacılar
Türküler söyleyip halay çekeriz..
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “HALAY ÇEKERİZ”, (Şiir) s. 10
***
BİR GELİN AĞLIYOR
Bu gün dumanlıydı Çamlık’ın başı,
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde
Dinmiyor feryadı akıyor yaşı
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde

Şehit olmuş yâri ağıt yakıyor
Terör belâsına lânet okuyor
Her gün yollarına çıkıp bakıyor
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde

Beklerken vurulmuş bu kutsal yurdu
Eşiydi başında inledi durdu
Yeter bunca zulüm, yeter diyordu
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde

İki çocuğuyla kaldı sonunda
Biri koynundaydı biri yanında
Sarılmış şehidim Türk bayrağında
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde

İnsan olamaz bu canları alan
Yanıyor yürekler gönüller talan
Bu kaçıncı şehit Yozgat’a gelen
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde

Yıl iki bin altı, günlerden salı
Kırıldı çınarın yine bir dalı
Uğultu kapladı geçtiği yolu
Bir gelin ağlıyor Yozgat ilinde..
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “BİR GELİN AĞLIYOR”, (Şiir) s. 12
***
MEVLÂNÂ
O meşhur çağrınla sarstın dünyayı
Felsefe ilminle coştun Mevlânâ
Tasavvuf merkezi yaptın Konya’yı
Gönüllere dolup taştın Mevlânâ

Sonbahar gelmişti yeşil yaprağa
Yetiştin bir figan düşmeden bağa
Diktin fidanları saldın toprağa
Mağripten maşruka uçtun Mevlânâ

Parladın evrende bir yıldız gibi
Yokuşlar yürüdün sanki düz gibi
Gölgende canlılar sıcak yaz gibi
Merhamet yolunu açtın Mevlânâ

Bir elin gökteydi bir elin yerde
Rahmet kapısında çareydin derde
Yaklaştın Rahman’a hep perde perde
Tek amaca doğru koştun Mevlânâ

Susuz’um seninle girdim bilime
Ne kâğıda sığdın ne de kaleme
Bir mesaj bıraktın, cümle âleme
Gövdeler üstünde baştın Mevlânâ.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “MEVLÂN”, (Şiir) s. 12
***
MANOLYAM
Bu nasıl ilkbahar bu nasıl kıştı?
Çağladı yüreğim dereler taştı
Sevenler kavuşup göklere uçtu
Hangi dağ başında açtın manolyam?

Yağmurum var boranım var karım var
Sitemim var efkârım var zarım var
Saklamayın dağlar, sizde yârim var
Hangi dağ başında açtın manolyam?

Bir yanda denizi bir yanda doğa
Bir yanda yaylası bir yanda ova
Girdin bu gönlüme kurdun bir yuva
Hangi dağ başında açtın manolyam?

Kondu her bahçeye bülbüller öttü
Güller bu seslere çok sitem etti
Manolyam ansızın bırakıp gitti
Hangi dağ başında açtın manolyam?

On yıl oldu, benim bahtım karalı
Yığıldı üst üste dertler sıralı
Öyle bir vurdun ki kalbim yaralı
Hangi dağ başında açtın manolyam?

Nice aşklar gördün sen Anadolu
İçinde sevdalı insanlar dolu
SUSUZ, asıl şimdi şaşırdı yolu
Hangi dağ başında açtın manolyam?
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “MANOLYAM ”, (Şiir) s. 16
***
OLUKÖZÜ’NDE
Geriye salmış saçları
Oluközü’nde bir güzel
Topuğa inmiş uçları
Oluközü’nde bir güzel

Devlet baba bir iş vermiş
Başı gökyüzüne ermiş
Yıldızları yere sermiş
Oluközü’nde bir güzel

Ne malda ne mülkte gözü
Ne kibir var ne de nazı
Sanki kaymak gibi yüzü
Oluközü’nde bir güzel

Bakışı yürek yakıyor
Bahçesinde gül kokuyor
Dudağından bal akıyor
Oluközü’nde bir güzel

Harmanı var yabası yok
İnce bir ruh kabası yok
Bir aşk için çabası yok
Oluközü’nde bir güzel

Susuz deymeyin kırılır
Kimi sever kim sarılır
Onu alan mutlu olur
Oluközü’nde bir güzel.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “OLUKÖZÜ’NDE”, (Şiir) s. 19
***
YEŞİL GÖZLER
Açtım sayfaları buldum resmini
Bir yanı al aldı diğer yanı mor
Telefonda duydum içli sesini
Ne hâllere düştüm gel de bana sor

Bir eş ki sevdayı saymış kusurdan
Kara günler uzun sürmüş asırdan
Farkım yoktu diye yazmış esirden
Giden gençliğini geri almak zor

Hayatın içinden kesit sözleri
Ruhunda gizliydi işve nazları
Tüm cihanı değer yeşil gözleri
O şûh gülüşünde ne sevdalar var

Derdim bitmez dedi şiir okudu
Sandım gül dalında bülbül şakıdı
Gönül tezgâhımda sevgi dokudu
Keşke benim olsa böyle şirin yâr

Cümleler bitmeden nasıl gülüyor
Oysa beni parça parça bölüyor
Sanki kucak açmış koşup geliyor
Açılmış goncası çiçek çiçek nar

Nice güzel gördüm içi hafiye
Her satırı hece aynı kafiye
Susuz çöle düştü yetiş safiye
Yaktın alev alev yüreğinde kor.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “YEŞİL GÖZLER”, (Şiir) s. 21
***
SENİ SEVİNCE
Sana gönül verip seni sevince
Az mı çile çektim az mı ağladım?
Gecem gündüz oldu gündüzüm gece
Getirdim ayları yıla bağladım

Sevdan ile gezdim gurbet elleri
Dolandım dağları, aştım belleri
Gözyaşım suladı, susuz çölleri
Döküp dertlerimi yürek dağladım

Sendeki güzellik başım döndürür
Toplar yıldızları yere indirir
Bir selâmın bile yüzüm güldürür
Gelmeyince kurda kuşa söyledim

Çürüyüp devrilen çınar gibiyim
İçimde bir volkan yanar gibiyim
Taşında baykuşlar pınar gibiyim
Her gelen yolcuya böyle çağladım

Susuz’um dalında yaprağım solsun
İsterse gözüme topraklar dolsun
Seni unutmak mı tövbeler olsun
Maziden kalanla gönlüm eyledim.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “SENİ SEVİNCE”, (Şiir) s. 23
***
BİR GONCA GÜL
İlkbahar ayları girerken yaza
Bir gonca gül açtı yine gönlümde
Süzülüp dertlerim inerken saza
Bir gonca gül açtı yine gönlümde

Yağmur onda boran onda sel onda
Lâle onda nergiz onda gül onda
Sohbet onda kelâm onda dil onda
Bir gonca gül açtı yine gönlümde

Elde kalem kâğıt dönüp duruyor
Geçmiş yıllarına yanıp duruyor
Lavlar sona ermiş sönüp duruyor
Bir gonca gül açtı yine gönlümde

Kitaplara dökmüş olanca derdi
Nesi var nesi yok ortaya serdi
Yine görüşelim diye söz verdi
Bir gonca gül açtı yine gönlümde

Atımı bağladım otlar çayırda
Bir zarar gelmesin gözet kayır da
Belki dolaşırız kırda bayırda
Bir gonca gül açtı yine gönlümde

Dar etmiş dünyayı zalim felek dar
Kalkmamış dağından onca yağan kar
Susuz’la gelecek nice günler var
Bir gonca gül açtı yine gönlümde.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “BİR GONCA GÜL ”, (Şiir) s. 32
***
NASIL DA ÖZLEDİM
Kıskanır boyunu görünce selvi
Sımsıcak yüreğin sevginden belli
Sen orda evlisin ben burda evli
Dikenler içinde gülüm var benim

Hep kırda bayırda aradım seni
İlk defa rastladım candan seveni
Nasıl da özledim beyaz buseni
Açılmış bekliyor kolum var benim

Sevda yüküm günden güne ağıyor
Güneş senin için erken doğuyor
Mevsim kışa döndü hava soğuyor
Aşılmaz dağlarda yolum var benim

Çekilmiyor hasret çok yaman oldu
Savruldu umudum toz duman oldu
Mesajlar sığmıyor telefon doldu
Postada mektubum pulum var benim

Tek gerçeğim sensin gerisi bomboş
İçtim aşk badesi olmuşum sarhoş
Susuz’un kanadı kırılmış bir kuş
Böyle perperişan hâlim var benim.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “NASIL DA ÖZLEDİM”, (Şiir) s. 36
***
HASRET ÇEKERKEN
Gönül dağlarıma bir duman çöker
Sen orda ben burda hasret çekerken
Harcadım yılları hep teker teker
Sen orda ben burda hasret çekerken.

Hep seni aradım gonca güllerde
Dediler o güzel gurbet ellerde
Bir sevda ki name name tellerde
Sen orda ben burda hasret çekerken

Bir geceyi daha yeyip bitirdim
Güneşi ufuktan söküp getirdim
Nice emeklerle sevgi yetirdim
Sen orda ben burda hasret çekerken

Yine sabah oldu nerde uykular
Seher yeli ile geldi kokular
Bizi anlatıyor içli şarkılar
Sen orda ben burda hasret çekerken.

Susuz bıktı artık böyle hayattan
Bir ses geldi sanki yedinci kattan
Yükledim göçümü bugün Yozgat’tan
Sen orda ben burda hasret çekerken.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “HASRET ÇEKERKEN”, (Şiir) s. 40
***
KUŞADASI’NDA
Nazilli’de başlar bizim sevdamız
Nihayet kavuştuk Kuşadası’nda
Sevgiyle yeşerdi gönül bağımız
Birlikte dolaştık Kuşadası’nda

Bir şiir günüydü Türk’ün otelde
Bağlandı yolumuz gurbet elinde
Yanık türkü olduk sazın telinde
Notalardan taştık Kuşadası’nda

Gezdik sokakları sahile indik
Yâr bağrıma yaslı ben ise dimdik
Heyecan dorukta korkuyu yendik
Nice engel aştık Kuşadası’nda

Zaman oldu sustuk gözler konuştu
Nabızlar hızlandı yürekler coştu
Birleşti ruhumuz göklere uçtu
Aşk badesi içtik Kuşadası’nda

Bazen kayıp olduk bazen görüldük
İplik olduk desen desen örüldük
Bilmem kaç kez öldük kaç kez dirildik
Diyar diyar göçtük Kuşadası’nda

Ayrılık anıydı durmuştu diller
Birleşti dudaklar bırakmaz kollar
İzmir Terminali ayrıldı yollar
Zirveye ulaştık Kuşadası’nda.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “KUŞADASI’NDA”, (Şiir) s. 41
***
BİR TEL GELDİ
Bu gün yardan bir tel geldi
Dağlarım kar boran diyor
Beni yakıp kül eyleyen
Aslı değil Kerem diyor

Sevdayı yıllara yaymış
Gündüzü geceye saymış
Yâre hasret çok hastaymış
Teşhis koymuş verem diyor

Garip bir kuş gibi dalda
Gel de dayan insan ol da
Sevdiğim yâr gurbet elde
Uzak kaldı aram diyor

Esip durmuş sevda yeli
Yüreğinden coşmuş seli
Aylar olmuş görmeyeli
Ondan azdı yaram diyor

Sevgi barış ondan yana
Hem sevdalı hem bir ana
Sitem edip durdu bana
Sensiz gülmek haram diyor.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “BİR TEL GELDİ”, (Şiir) s. 50
***
GEL DİYOR BANA
Ben sana aşığım el bana aşık
Ne olur bunları bil diyor bana
Duyunca şaşırdım kafam karışık
Dudak şeker dilim bal diyor bana

Kalkıyor kervanım göçü yükledim
Sandıkta basılı giyindiklerim
Geleceksen eğer seni beklerim
Hepsi on saatlik yol diyor bana

Başımda bir bulut havam bulandı
Aklım gitti dağı taşı dolandı
Yağmur gibi döktüm çöller sulandı
Yanağımdan taşan sel diyor bana

Sensiz geçen anım bir yıl sürüyor
Hayalin koluma girmiş yürüyor
Kader ağı bizden yana örüyor
Açıldı şansımız gül diyor bana

Mecnun Leyla diye çöllere düştü
Kerem kimin için yandı tutuştu
Susuz, bir yakınım evini açtı
İşte sana fırsat gel diyor bana.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “GEL DİYOR BANA”, (Şiir) s. 51
***
TEMMUZUN ON DÖRDÜ
Açılmış gülleri salmış her yana
Temmuzun on dördü iki bin sekiz
Solmadan çiçeğim gel dedi bana
Temmuzun on dördü iki bin sekiz

Bindim otobüse sabah ordayım
İçimde sevdası sanki kordayım
Gelmişim şehrine şu an buradayım
Temmuzun on dördü iki bin sekiz

Elimde adresi sokağa girdim
Dolandım çevrede herkese sordum
Giyinip kuşanmış nazlımı gördüm
Temmuzun on dördü iki bin sekiz

Zamanı durdurup içinden geçtik
Aşkın şarabını birlikte içtik
Kral dairesinde bol bol seviştik
Temmuzun on dördü iki bin sekiz

Bizim sevdamızla küsler barıştı
Hücreler yerinden çıktı yarıştı
Esanslar parfümler tere karıştı
Temmuzun on dördü iki bin sekiz

Gönül atlarını meydana saldık
Dudaktan başlayıp kalbe yol aldık
Birleşti ruhumuz bir beden kaldık
Temmuzun on dördü iki bin sekiz

Susuz der ki aciz kaldı beyinler
Nice bayram geçti ne toy düğünler
Takılıp maziye gitti o günler
Temmuzun on dördü iki bin sekiz.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “TEMMUZUN ON DÖRDÜ”, (Şiir) s. 55
***
SEVİMLİ DÜŞLER
Güzel hayallerim sevimli düşler
Her biri bir başka yaktı da gitti
Name name çalan sazlar cümbüşler
Gönülden gönüle aktı da gitti

Usul boylu güzel çalım satardı
Çocuklar ardında katar katardı
Nerde akşam oldu orda yatardı
Bir sabah ardına baktı da gitti

Bir diğeri para yemek istedi
Ben böyle severim demek istedi
Peşinden koşmaya emek istedi
Koparttı ipleri attı da gitti

Mualla durmadan şeytan taşladı
Şeytanın peşinden gel git başladı
Göllerde sulandı dağda kışladı
Kurban Bayramı’nda sattı da gitti

Şimdi bulutlarda yüce dağım var
Bir yanında yağmur bir yanında kar
İndim enginlere çiçek çiçek nar
Bekledi kirazlar yetti de gitti

Susuz güzellerle el ele gezdim
Davullar çaldırıp halaya dizdim
Kimi bir muamma sonunda çözdüm
Sıfır aldı hepsi çaktı da gitti.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “SEVİMLİ DÜŞLER”, (Şiir) s.81
***
TASI TARAĞI TOPLAYANLAR
Yıllar yılı kadro dağıtıp durdun
Gördün mü sana da kalmadı işte
Mazlumun sırtına saltanat kurdun
Gördün mü sana da kalmadı işte

Ekmeden tarlanı önce sürmedin
O yüzden mahsulü çokça dermedin
Mağdurun sesine kulak vermedin
Gördün mü sana da kalmadı işte

Dağıttın kadroyu kimleri seçtin
Dinlemedin bizi hep güldün geçtin
Ezerek öldürdün çukurlar eştin
Gördün mü sana da kalmadı işte

Birini şef yaptın at oynatıyor
Birini şef yaptın it oynatıyor
Biri mesaide papaz atıyor
Gördün mü sana da kalmadı işte

Otuz sekiz yıldır koş babam ha koş
Dördün dokuzuyum gayrı beş yıl boş
Şef genel sekreter birbirinden hoş
Gördün mü sana da kalmadı işte

Bir türlü bülbülüm ötmedi bağda
Sen yanlış yaptın ben döktüm kâğıda
İsterim hakkımı öbür dünyada
Gördün mü sana da kalmadı işte

Hukukun gülleri artık solmasın
Dibi delik olsun cebin dolmasın
Bu gidişin olsun geliş olmasın
Gördün mü sana da kalmadı işte

Susuz der ki gittin sakın ha gelme
Bu güldüğün olsun bir daha gülme
Uzun yıllar sürün kolayca ölme
Gördün mü sana da kalmadı işte.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “TASI TARAĞI TOPLAYANLAR”, (Şiir) s.96
***
TEKİRDAĞ’DA
Deniz mavi toprak yeşil bürümüş
Yenilmiş mevsime kar Tekirdağ’da
Kimi binip gelmiş kimi yürümüş
Kiraz festivali var Tekirdağ’da

Hilâl çizmiş şehir sahil boyunca
Birçok şair, koşup gelmiş duyunca
Kaktüsler boy atmış açılmış gonca
Eğmiş dallarını nar Tekirdağ’da

Balkondan seyrettik gece Kumbağı
Denizde balıkçı bembeyaz ağı
Çoktan yakalamış bu şehir çağı
Gel de güzelliği gör Tekirdağ’da

Tekirdağ bölgenin olmuş incisi
Misafirperverdi yaşlı gencisi
Bu yıl festivalin kırk beşincisi
Bunları başarmak zor Tekirdağ’da

Salonda bizimle başkanla Vali
Kısaca geçtiler onca ahvali
Ziyaret eyledik Namık Kemal’i
Yanmış meşalesi kor Tekirdağ’da

Susuz der ki bunlar en güzel anım
Renk kattı Şaziye Cahide Hanım
Kiraz ağaçları sarmış her yanım
Uzanmış topluyor yar Tekirdağ’da.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “TEKİRDAĞ’DA”, (Şiir) s. 108
***
BODRUM
Kurulup oturmuş her bir tepeye
Denizi bir yanda dağı bir yanda
Balıkçılar aşar gider öteye
Teknesi bir yanda ağı bir yanda

Şifadır güneşi kumu yakıyor
Bu yüzden sel gibi insan akıyor
Her taşında izler tarih kokuyor
Bugünü bir yanda çağı bir yanda

Bembeyaz evleri yeşile uymuş
Bodrum hâkimini tüm dünya duymuş
Her gecenin sonu bir güneş doğmuş
Batısı bir yanda doğu bir yanda

Sarmış etrafını on üç beldesi
Büyülüyor Bodrum gelen herkesi
Karışmış cümbüşe bülbülün sesi
Bahçesi bir yanda bağı bir yanda

Çıktık kalesine gezdik öreni
Merhum Halikarnas Zeki Müren’i
Yaşanır kılıyor bunlar evreni
Ölenler bir yanda sağlar bir yanda

Susuz türküleri yöre üstüne
Kurulmuş köprüler dere üstüne
Çiçek açmış dallar sıra üstüne
Zeytini bir yanda yağı bir yanda
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “BODRUM”, (Şiir) s. 109
***
KIZILIRMAK
Çağlayıp akarsın Karadeniz’e
Nedir bu telaşın hey Kızılırmak
Dağlardan aşağı inersin düze
Çizerek çevrende yay Kızılırmak

İlk çıkış kaynağın belki bir dere
Verdiğin zararı yazdık deftere
Ağıt oldun türkü oldun dillere
Yaktın yürekleri vay Kızılırmak

Ne toprak bıraktın ne de bir kaya
Geçit vermez oldun düğüne toya
Atlar yüzüyorken karşı kıyıya
Kalırdı geride tay Kızılırmak

Kuruldu barajlar hızın kesildi
Verimli tarıma çabuk geçildi
Sarardı başaklar saplar biçildi
Garip çiftçi oldu bey Kızılırmak

Suladın çevreni hayat götürdün
Taş başında çayır çimen bitirdin
Dallar çiçek açtı meyve yetirdin
Gelişti kasaba köy Kızılırmak

Bir gerdanlık sanır seni görende
Kimler konup göçtü acep çevrende
İzler bırakmışlar her bir örende
Kafile kafile boy Kızılırmak

Yol boyunca renkten renge girersin
Kıvrılırsın her bir yana dönersin
Denizlere doğru toplar gidersin
Susuz’a düşmez mi pay Kızılırmak.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “KIZILIRMAK”, (Şiir) s. 112
***
KARS’TAN SELÂM OLSUN
ANADOLU’YA

Oturmuş tarihte haklı yerine
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya.
Yüklenmiş dertleri inmiş derine
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Ön safta Ermeni arkada Ruslar
İki Türk düşmanı dostluk kurmuşlar
Şehri kasabayı köyü sarmışlar
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Kış olmuş bir anda baharlar yazlar
Silaha sarılmış gelinler kızlar
Yas tutmuş mızraplar çalmamış sazlar
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Kazım Karabekir yılmaz ordusu
Kaçtı önlerinden çakal sürüsü
Görülmemiş böyle zulüm doğrusu
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Sökülüp düşmanlar Kars’tan atıldı
Türküler söylendi ağıt yakıldı
Haklı yere “Serhat” adı takıldı
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Sarıkamış Allahüekber Dağı
Bülbüle kavuştu bahçesi bağı
Çekildi kaleye şanlı bayrağı
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Toprağında âşık ozanlar dolu
Şenlik Baba Şeref vah Çobanoğlu
Bir baştan bir başa hep Anadolu
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya

Tarihin izleri tutmuş her yanı
Yüreklerde kaldı silinmez anı
Susuz der ki şimdi birlik zamanı
Kars’tan selam olsun Anadolu’ya.
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “KARS’TAN SELÂM OLSUN ANADOLU’YA”, (Şiir) s. 114
***
SANATÇI HAKKINDA YAZILANLAR ŞİİRLER
ŞAKİR SUSUZ ve “SEVİMLİ DÜŞLER”
SANATÇI HAKKINDA YAZILANLAR ŞİİRLER
ŞAKİR SUSUZ ve “SEVİMLİ DÜŞLER”

ŞAKİR SUSUZ’A

Ne mutlu şairim ne mutlu sana
Göklerden ışıklar düşmüş yoluna
Bir yanda Yunus bir yanda Mevlânâ
Dünyaya güzellik sevgi yaymışsın

Öyle duygular ki göğe yaklaşmış
Şi’rinden ateşli nağmeler taşmış
Kitabın hayatın ufkunu aşmış
Sen başka âlemden sesler duymuşsun

Şiir sonsuzluktur anlatılamaz
Deryalara sığmaz hayale sığmaz
Her gönülde böyle güneşler doğmaz
İnsana sevgiyi iman saymışsın

Her mısra ölçülü birbirine denk
Her satırda hoşa giden bir ahenk
Kafiyen yerinde buluşlar renk renk
Şiirde gerçekten sen ustaymışsın.
Rıza AKDEMİR
Emekli Eski Vali
02.08.2007
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “ŞAKİR SUSUZ’A”, (Şiir) s. 116
***
BEKÂR ÇIKSAYDIN
- Şakir Susuz’a Bey’e -
Benim yerim meçhul sense Ankara
Ne olur karşıma bekâr çıksaydın
Haykırdım aşkımı yüce dağlara
Ne olur karşıma bekâr çıksaydın

Baharın olurdum yazın olurdum
Elinde mızrabın sazın olurdum
Gezdiğin her yerde izin olurdum
Ne olur karşıma bekâr çıksaydın

Elimi sıkışın bir başka idi
Gözüme bakışın bir başka idi
Kalbime akışın bir başka idi
Ne olur karşıma bekâr çıksaydın

Ardından bu kadar hasret çekmezdim
Ağlayıp her gece yaşlar dökmezdim
Dünyamı başıma böyle yıkmazdım
Ne olur karşıma bekâr çıksaydın

Zor anımda çıktın karşıma birden
Sevgiye doyurup çekip giderken
Söyle ne yaparım bundan sonra ben
Ne olur karşıma bekâr çıksaydın.
11.07.2004
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “BEKÂR ÇIKSAYDIN”, (Şiir) s. 117
***
ŞAKİR ABİ

Güzel şiir yazıyorsun
Başarılar Şakir Abi
Mısra mısra diziyorsun
Başarılar Şakir Abi

Şairliğe verdin meyil
Gerçeklere biraz eğil
Aşkın ateşine kayıl
Başarılar Şakir Abi

Meydana çık canla başla
Haksız olanları taşla
İnsanlığı çokça işle
Başarılar Şakir Abi

Örnek olmalısın ele
Emeğini verme yele
Ummana git karış sele
Başarılar Şakir Abi

İnsanı insandan seçme
Cahillere sırrını açma
Sakın havalanıp uçma
Başarılar Şakir Abi

Zalimi kalemle mahvet
Özveri yalnışsa defet
Kusur işlediysem affet
Başarılar Şakir Abi.
Öztürk ERKILIÇ
05.04.1991
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “ŞAKİR ABİ”, (Şiir) s. 118
***
SEVGİLİM - 2 -
- Şakir Susuz’a -

Gel deyince yatağına gelmezse
Senin gibi o da seni sevmezse
Sevmeyi sevilmeyi hiç sevmezse
Çekilmiyor çekemezsin sevgilim

Susuz şair olmuş şiir yazıyor
İçi coşmuş bir sevgili arıyor
Aradığını da belki buluyor
Çekilmiyor çekemezsin sevgilim

Coşmuş ırmaklar sel olur gider
Taşların üstünde güller de biter
Yeter çektiğim Allah’ım yeter
Çekilmiyor çekemezsin sevgilim

Yanımızda nazlı nazlı salındın
Söylediklerimizden hemen alındın
Benim için sen de çabuk yanıldın
Çözemedim çözülmüyor sevgilim

Soframın ortasında güzel baldın
Ne çabuk nasıl da hülyaya daldın
Yoksa beni de mi sıraya aldın
Çözemedim çözülmüyor sevgilim

Dağlar taşlar ateş olmuş yanıyor
Sevgilin herkese seni soruyor
Olmuyor olmuyor sensiz olmuyor
Çözemedim çözülmüyor sevgilim.
Zeliha ALTINDAL
06.05.2001
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “SEVGİLİM - 2 -”, (Şiir) s. 119
***
YABAN GÜLÜ
- Şakir Susuz’a -
Senin adını anmazsam dilim tutulsun
İçimde büyüyen sonsuz umutsun
Beni anlamazsan sebebim olursun
Ne olur insafa gel artık yaban gülü

Senin için sevgim sonsuz bir yoldu
Bütün ümitlerim sararıp soldu
Sonunda kazanan kötülük oldu
Aş engelleri dön yaban gülü

Sensiz bu yüreğim ne kadar yaşar
Sana olan sevdam biterken başlar
Gözlerimden akıyor tükenmez yaşlar
Gel de gözyaşlarımı sil yaban gülü

Bilirsin seni çok seviyorum ölesiye
Peki neden bu ıstırap niye bu çile
Bir daha adını anmayacağım diye
Yemin ettim ama olmadı yaban gülü

Demek ki sevenin kaderi buymuş
Gerçek sevgilerde yalan olurmuş
Geçen o günlerin hiç hatırı yokmuş
Sen bu kadar olmazsın yaban gülü
Fatma ŞEKER

“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “YABAN GÜLÜ ”, (Şiir) s. 120
***
LAYIK MISIN SEN?
- Şakir dostuma -
Senin aradığın ve özlediğin
Azıcık mutluluk farkındayım ben
Yıllarca umutla hep gözlediğin
Yollarda kalıyor gelmiyor neden?

Mum yakıp uzaktan el ediyorlar
Bir anda gönlünü gül ediyorlar
Sonra gözyaşını sel ediyorlar
Bir ağaç oluyor kuruyor beden

Göz kırparak sana verirler ümit
Düşüp peşlerine git ha dostum git
Yufka yüreğinle mümkünse incit
Kovalarsan kaçar gitmiştir giden

Kapılma güvenme şu zaman ele
Kanarak bırakma kendini sele
Biri olmaz ise birini dene
Küçücük değilsin büyümüşsün sen

Kendini toparla dönüp yeniden
Aldırma be dostum gitsin her giden
En küçük zulümü çekmesin beden
Düşün ki onlara layık mısın sen?
İsmail KARA
10.03.2001
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “LAYIK MISIN SEN?”, (Şiir) s. 121
***
ŞAKİR ABİ

Merhaba Şakir Abi nasılsın, iyi misin?
Aldım emanetini istedim ki bilesin

Yazdığın şiirleri severek okuyorum
Sen güzel bir şairsin bunu da biliyorum

Daha önce bahsettim biraz da geç tanıdım
Ankara gecesinde yanılmışım anladım

Gördüğün aymazlığı geldiğince söylersin
Bu güzel huylarınla biraz bana benzersin

Senle aynı kitapta isterim yer almayı
Aradığım lezzeti o kitapta bulmayı

Yazdığımız kitapta biraz sevda olmalı
Sevdalılar içinde kendisini bulmalı

Biraz gırgır komedi olmalı biraz hiciv
Serpiştirip içine birkaç sarışın civciv

Şiir diye basılır oldu birçok makale
Ondan dolayı üstad şair geldi bu hâle

Dangal dungal sözleri şiir diye basarlar
Hiç farkında olmadan şairliği asarlar

Birçoğunun sözleri hep kalıyor havada
Cümleler balık gibi kızarıyor tavada

Hiçbir anlam taşımaz birçoğunun sözleri
Şöhret hırsı bürümüş o doymayan gözleri

Yazdığımız şiirler çok anlamlar taşıyor
Neden şair bunları okuyunca şaşıyor

Bilmezler hece saymak bilmezler ki ayağı
Böyle nadan kullara derim kalem manyağı

Sakın ola sözümden alınma Şakir Abi
Sözlerim şarlatana sen güzel dostsun tabi

Benim haddime düşmez sende hata aramak
Kafayı sıyırmaya inan ki kaldı ramak
Seyfettin VATANSEVER (Bursa)
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “ŞAKİR ABİ”, (Şiir) s. 122
***
NEDEN ARAMADIN
- Susuz’a ithafen -
Bekler miyim bundan sonra bir haber
Yollasan da olur yollamasan da
Oysa ben yalnız da gezer tozarım
Kollasan da olur kollamasan da

Aylarca yolunu bekledim durdum
Yüreğimi yakan sönmeyen kordun
Hani göz bebeğim canım diyordun
Arasan da olur aramasan da

Telefona bakar nemli gözlerim
Seninle geçen günleri özlerim
Kulağımda çınlar güzel sözlerin
Anlatsan da olur anlatmasan da

Yalvarmam gururum buna elvermez
Biliyorum senden bir hayır gelmez
Susuz kaldı bahçem güller derilmez
Çağlasan da olur çağlamasan da

Öldürecek beni bu kara sevda
Beklediğim bir tatlı söz bir eda
Ölürsem geriye kalsın hoş seda
Ağlasan da olur ağlamasan da.
10.07.2007
“SUSUZ , Şakir. “SEVİMLİ DÜŞLER”, “ NEDEN ARAMADIN?”, (Şiir) s.124
***
ŞAİRİN BASILMIŞ ESERLERİ:


1).Şakir SUSUZ, “Leylakların Gölgesinde”, Kültür Ajans, BRC Ofset, Ankara, 2008
2) Şakir SUSUZ, “GÜNEŞ BATARKEN”,
3)Şakir SUSUZ, “AĞLADI YÜREĞIM”,
4)Şakir SUSUZ, “TİTREYEN DUDAKLAR”,
5) Şakir SUSUZ, “SEVİMLİ DÜŞLER”, ISBN : 978-975-8951-91-8 kapak, tasarımı, Erhan İVGİN - 0533.713 63 18, Kültür Ajans Tanıtım ve Organizasyon Ltd. Şti. Konur Sok. 66/9 Bakanlıklar/ANKARA, Tel: 0.312.425 93 53 Fax: 0.312 419 44 43, Baskı : BRC Basım, Tel: 0.312.384 44 54 (pbx), Baskı Tarihi : 1. Baskı, Mayıs 2010, İsteme Adresi, Demetevler 8. Cad. 387. Sokak No: 4/1, Şahinler Apt. Ankara, 0.312.334 00316 - 535.586 03 85, www.kulturajans.net.

FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
1).Şakir SUSUZ, “LEYLAKLARIN GÖLGESINDE”, Kültür Ajans, BRC Ofset, Ankara, 2008
2) Şakir SUSUZ, “GÜNEŞ BATARKEN”,
3)Şakir SUSUZ, “AĞLADI YÜREĞIM”,
4)Şakir SUSUZ, “TİTREYEN DUDAKLAR”,
5) Şakir SUSUZ, “SEVİMLİ DÜŞLER”, ISBN : 978-975-8951-91-8, kapak, tasarımı, Erhan İVGİN - 0533.713 63 18, Kültür Ajans Tanıtım ve Or¬ga¬ni¬zas¬yon Ltd. Şti. Ko¬nur Sok. 66/9 Bakanlıklar/ANKARA, Tel: 0.312.425 93 53 Fax: 0.312 419 44 43, Baskı : BRC Basım, Tel: 0.312.384 44 54 (pbx), Baskı Tarihi : 1. Baskı, Mayıs 2010, İsteme Adresi, Demetevler 8. Cad. 387. Sokak No: 4/1, Şahinler Apt. Ankara, 0.312.3340316 - 535.586 03 85,
6) www.kulturajans.net.
***
İsteme Adresi : Demetevler 8. Cad. 387. Sokak No: 4/1, Şahinler Apt. Ankara,
Tel: 0.312.334 03 16 - 535.586 03 85