8 Haziran 2016 Çarşamba

Uzakta Sevgilim, Unuttum Diyorsun, Unuttu, Unutmadım, Umutsuz Vuslat, Uyan, Türkü Yaşar Türkü Söyler, Tapılacak Kadın, Tanrının Bir Lütfu, Biz Böyle Yaşarız Oluközünde, Oluközünde Tavşan Köftesi, Maziye Götürdün, Bu Başka Bir Sevda, Bekâr Çıksaydın, Sevda Kuşum, Manolya Çiçeğim, Tek Arzum Var, Taramış Saçını, Tertemiz Bir Yürek, Temmuzun On Dördü, Tekirdağ'da,Bir Güzeli Sevdim, Trt Televizyonu, Gel Gidelim, Toka Gibi Gözler, Titiz'in Ali,

Söz Yazarı, Edebiyatçı - Şair, ŞAKİR SUSUZ
TİTİZ’İN ALİ

Anneyi eşini yanına almış
Bizim köylü berber Titiz’in Ali
Avrupa’ya gitmiş otuz yıl kalmış
Bir yanı yağmurlu bir yanı dolu

Şikayet etmemiş bir kez işinden
Üç evlilik geçmiş garip başından
Üzülmüş her eşin bakıp peşinden
Ağlamış sızlamış durmamış dili

Cennet sandım diyor dağlar ardını
Örene çevirmiş eller yurdunu
Yüklenmiş sırtına sıla derdini
Akmış derelerden çağlamış seli

Gurbette günleri çok çetin geçmiş
Bahçeler sulamış çimenler biçmiş
Her gece kahrından oturup içmiş
Sarpa sarmış artık düz geden yolu

Ev almış Bursa’dan yüz metre kare
Gücü yetmez olmuş sonuncu yâre
Ne hoşgörü kalmış ne de idare
Siyaha dönüşmüş beyazı alı

Dertlerden çileden yırtılmış bağrı
Çevirmiş yönünü kıbleye doğru
Susuz der başlamış her yandan ağrı
Ne kanadı kalmış ne de bir kolu

Şakir SUSUZ - 21/07/2010

TOKA GİBİ GÖZLER

Gidiyordu durdu bir şey diyecek
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm
Toka gibi gözler beni yiyecek
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm

Hemen çıkacaktım görünce kaldım
Gezdim cemalini dudaktan çaldım
Allah’ıma dua edip yalvardım
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm

Adın nedir dedim dedi Süreyya
Beş çeker gibiydi güneşe aya
Dolaşsam dünyayı onunla yaya
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm
Her güzelde yoktur kirpiği kaşı
Döner gözlerini görenin başı
Yürüse caddede karışır çarşı
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm

İstedim bir ufak kusur bulayım
Gönlümde gül olsun her gün sulayım
Böyle bir güzele kurban olayım
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm

İlahi nur diye ben buna derim
Hazırdır cenette onunla yerim,                                                                         
Susuz’um çözüldü ahraz dillerim                
Akdağmadeni’nde bir güzel gördüm

Sakir SUSUZ - 21.10.2010

GEL GİDELİM

Eksilmez dağından alaca kar”ı
Yanan yüreklere, eser rüzgarı
Uçar kelebekler, bal toplar arı
Gel gidelim güzel bizim ellere.

Yağar yağmurlar, çağlar dereler
Çiğdem çiçek açar bütün yöreler
Boy atar nergizler, kokar naneler

Yeşil vadilerden dolanır yollar
Bağlarına çoktan indi bülbüller
Gülerek karşılar, goncalar güller
Gel gidelim güzel bizim ellere.

Zirvelere çıkıp, öyle bakalım
Sular gibi düz ovaya akalım
Şarkılar söyleyip, türkü yakalım
Gel gidelim güzel bizim ellere.

Koyu gölgelidir ulu ağaçlar
Konar dallarına, ötüşür kuşlar
Kurulur düğünler, halaylar başlar
Gel gidelim güzel bizim ellere.

SUSUZ, bu topraklar çorak ekilmez
Ekilse de kurur, kökü sökülmez
Gayrı bu ellerin kahrı çekilmez
Gel gidelim güzel bizim ellere.

27 Aralık 2003 - Şakir SUSUZ

TRT TELEVİZYONU
(Üçü Bir Yerde)

Kültür hazinesi kutsal vatandan
Türküler söylüyor üçü bir yerde
Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal’dan
Türküler söylüyor üçü bir yerde

Kaynak kişi emek verir iz olur
Barak olur, hoyrat olur, biz olur
Yozgat’ta Sürmeli olur, söz olur
Türküler söylüyor üçü bir yerde

Türküler sevdamız türkü nazımız
Ezgileride saklı alın yazımız
Canlanır notalar inler sazımız
Türküler söylüyor üçü bir yerde

Silinmez geçmişin izi bu yerden
Başlar duygu seli coşarız birden
Vatanın, bayrağın Ulu Önder’den
Türküler söylüyor üçü bir yerde

Susuz’un kağnısı köyde gıcılar
Kına yakar, türkü söyle bacılar
Tutulsun halaylar, dinsin acılar
Türküler söylüyor üçü bir yerde

12.12.2006 - Şakir SUSUZ

BİR GÜZELİ SEVDİM

Bir güzeli sevdim murat almadım
Gitti bu ellerden geri dönmedi
Aradım derde çare bulamadım
Yanıyor yüreğim bir gün sönmedi.

Felek bu derdimi yare bildirmez
Elleri güldürür, beni güldürmez
Ölmek istesem de gelip öldürmez
Yalvardım, yakardım söze kanmadı.

Uzanıp bağına bir gül dermedim
Tarayıp saçını örgü örmedim
Yıllar oldu bir kez bile görmedim
Hatırlayıp beni bir gün anmadı.

Aramıza girdi bir kara kedi
Kavuşmak zor oldu gayri ebedi
Fazla gitmem dedi hala dönmedi
Maziyi hatırlayıp hiç mi yanmadı?

Giderken götürdü baharı, yazı
Deli etti beni o kahrı, nazı
SUSUZ, amca derdi yanında kızı
Belki kanı çekti yaban sanmadı.
                       
Şakir SUSUZ / 09.04.2003
                                              
TEKİRDAĞ’DA

Deniz mavi, toprak yeşil bürümüş
Yenilmiş mevsime kar Tekirdağ’da
Kimi binip gelmiş, kimi yürümüş
Kiraz festivali var Tekirdağ’da.

Hilal çizmiş şehir, sahil boyunca
Birçok şair koşup gelmiş duyunca
Kaktüsler boy atmış, açılmış gonca
Eğmiş dallarını nar Tekirdağ’da.

Balkondan seyrettik gece kum bağı
Denizde balıkçı, bembeyaz ağı
Çoktan yakalamış bu şehir çağı
Gel de güzelliği gör Tekirdağ’da.

Tekirdağ bölgenin olmuş incisi
Misafir perver di yaşlı gencisi
Bu yıl festivalin kırk beşincisi
Bunları başarmak zor Tekirdağ’da.

Salonda bizimle Başkanla, Vali
Kısaca geçtiler onca ahvali
Ziyaret eyledik Namık Kemali
Yanmış meşalesi kor Tekirdağ’da.

SUSUZ der ki, bunlar en güzel anım
Renk kattı Şaziye Cahide Hanım
Kiraz ağaçları sarmış her yanım
Uzanmış topluyor yar Tekirdağ’da.
                       
Şakir SUSUZ / 19.06.2009  _  0 535 586 03 85
           
TEMMUZUN ON DÖRDÜ

Açılmış gülleri, salmış her yana
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.
Solmadan çiçeğim gel dedi bana,
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.

Bindim otobüse sabah ordayım,
İçimde sevdası sanki kordayım,
Gelmişim şehrine şu an buradayım,
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.

Elimde adresi sokağa girdim,
Dolandım çevrede herkese sordum,
Giyinip kuşanmış nazlımı gördüm,
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.

Zamanı durdurup içinden geçtik,
Aşkın şarabını birlikte içtik,
Kral dairesinde bol bol seviştik,
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.

Bizim sevdamızla küsler barıştı,
Hücreler yerinden çıktı yarıştı,
Esanslar, parfümler tere karıştı,
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.

Gönül atlarını meydana saldık,
Dudaktan başlayıp kalbe yol aldık,
Birleşti ruhumuz bir beden kaldık,
Temmuzun on dördü iki bin sekiz.

Susuz der ki, aciz kaldı beyinler,
Nice bayram geçti, ne toy düğünler,
Takılıp maziye gitti o günler,
Temmuzun on dördü, iki bin sekiz.

Şakir SUSUZ 21.07.2008

TERTEMİZ BİR YÜREK

Tekirdağ nerede, Ankara nerde
Bu nasıl güzeldi düşürdü derde
İki gün baş başa gezdiğim yerde
Gözlerin gözüme bakıyor gülüm.

Yürüdüm bir zaman boranda karda
Çaldılar gönlümü uzak diyarda
Bir vefa görmemiş gittiği yarda
Ah çekip gözyaşı döküyor gülüm.

Sevgi onda, erkan onda, yol onda
Göğüs onda,gerdan onda, dil onda
Diken onda, gonca onda, gül onda
Her gün burcu burcu kokuyor gülüm.

Yüzünde süsleyen çiller bir başka
Sevmemiş kimseyi girmemiş aşka
Parmakta yüzükler eller bambaşka
Boynuna gerdanlık takıyor gülüm.

Çaktırmadan her bir yanı tarıyor
Ne bilmek istiyor, neler arıyor
Bir çift göz görünce kaşı soruyor
Herkesin kalbini okuyor gülüm.

Çıksa yüce dağın karları erir
Çiğdem çiçek açar,ilkbahar gelir
Sevdiği insana canını verir
Çağlayıp gönlüme akıyor gülüm.

Doğayla baş başa toprak kazıyor
Tertemiz bir yürek şiir yazıyor
Susuzun yarası tekrar azıyor
Hasretin bağrımı yakıyor gülüm.

ŞAKİR SUSUZ / 06.05.2007

TARAMIŞ SAÇINI

Taramış saçını, takmış tokayı
Gözleri manalı bakıyor güzel
Çözmüş düğmeleri açmış yakayı
Gerdana inciler takıyor güzel.

Erken kalkmış karı yüce dağında
Toplamış mevsimi hep yaz ayında
Bir gül gibi açtı gönül bağımda
Miski amber olmuş kokuyor güzel.

Ruhunda yeşermiş sevgi yarışı
Sunuyor özlenen güzel barışı
Aşkı hedef alıp, önce varışı
Gönlümde meşale yakıyor güzel.

Bir beyaz güvercin çıkmış uçuyor
Nazlı ceylan gibi ürküp kaçıyor
İlkbahara ermiş çiçek açıyor
Bal olmuş peteğe akıyor güzel.

SUSUZ’um yoluna güller ekeyim
Hizmet edip sana boyun bükeyim
“Koca Yunus” gibi odun çekeyim
Gülüp göz ucuyla bakıyor güzel.

27 Şubat 2002 / Şakir SUSUZ

TEK ARZUM VAR

Tek arzum var senden Yaradan ALLAH,
Sevdim bir kulunu burnuma tüter,
Bundan başka bir şey istemem billah,
O yaban gülümü, bana yaz yeter.

Yaşam boyu lâzım olan bir madde,
Eğer yazmaz isen başım çok dertte,
Bir mucize göster, ne yap, ne et de,
O yaban gülümü, bana yaz yeter.

Siyah bulutları ağdıran sensin,
Bir anda yağmuru yağdıran sensin,
Mor koyundan sütü, sağdıran sensin,
O yaban gülümü, bana yaz yeter.

Bu yalan dünyadan gelip geçerken,
Yer yüzüne sığmaz, gökte uçarken,
Gönül baharımda çiçek açarken,
O yaban gülümü, bana yaz yeter.

Canlı, cansız secde eder yoluna,
Bülbülü kondurdun gülün dalına,
Çok görme ne olur, susuz kuluna,
O yaban gülümü, bana yaz yeter.

SUSUZ’ um yıllardır kısmet ararım,
Garibim kimseye olmaz zararım,
Bu deli gönlümde, hayal kurarım,
O yaban gülümü, bana yaz yeter.

13 Temmuz 2004 / Şakir SUSUZ

MANOLYA ÇİÇEĞİM

Bir güzel ki; Kimse farkında değil,
Üst üste kaygılar, yığılmış özel,
Düğmele ceketi, önünde eğil,
Yolunu yokuşa salmış bu güzel.

Yeşermiş duygular, coşup akıyor,
O masum görünüş, yürek yakıyor,
Manolya çiçeği, gibi kokuyor,
Bir hoyrat elinde, solmuş bu güzel.

Başından dumanı, bir gün gitmemiş,
Sabah olmuyor, horoz ötmemiş,
Aklı yetmiş amma, gücü yetmemiş,
Çıkış yolu arar, olmuş bu güzel.

Ruhunda gizliyor, bütün varını,
Ne bu günü belli, ne de yarını,
Ağustosta görmüş, kışın karını,
Çığ düşmüş dağlardan, dolmuş bu güzel.

Sonbahar yaklaşmış, hazanı çökmüş,
Sarı başak gibi, boynunu bükmüş,
Göz yaşını kuru, toprağa dökmüş,
Sevgisiz, sevdasız, kalmış bu güzel.

SUSUZ, medet umar olmuş fallardan,
Kaç kez gidip, dönmüş çıkmaz yollardan,
Hesap soruyordu, geçmiş yıllardan,
Hep kendini, suçlu bulmuş bu güzel.

15.06.2004 / Şakir SUSUZ

SEVDA KUŞUM

Uçtun bu yerlerden, dön sevda kuşum,
Öfkemin yerini hasretin aldı,
Deli gibi sana aşık olmuşum,
Perişan hallerim sorulmaz oldu.

Yıldızlara çıkıp, seni aradım.
Kavuşmaktı, bir an önce muradım.
Dağılan saçını, az’mı taradım,
Esti bir fırtına, örülmez oldu.

Arzularım dolu dizgin koşuyor,
Bu sefil halimi, gören şaşıyor.
Bir gün daha geçti, güneş aşıyor,
Karanlık bastırdı, görülmez oldu.

Öyle bir sevda ki, getirdin başa,
Ben aşık olmuşum, elâ göz, kaş’a,
Geçti yaz aylarım, tutuldum kışa,
Kar yağdı, yollara varılmaz oldu.

SUSUZ, bu dünyadan bir gün göçecek,
Aşk badesi değil, zehir içecek,
Bir kuş olsa, yâre doğru uçacak,
Kırıldı kanadı, sarılmaz oldu.

29.11.2003 / Şakir SUSUZ 

BEKÂR ÇIKSAYDIN
(*)
Ben yeşil Bursalı, sense Ankara,
Ne olur karşıma, bekâr çıksaydın. 
Haykırdım derdimi, yüce dağlara,
Ne olur karşıma, bekâr çıksaydın.

Baharın olurdum, yazın olurdum,
Elinde mızrabın, sazın olurdum.
Gezdiğin her yerde, izin olurdum,
Ne olur karşıma, bekâr çıksaydın.

Elimi sıkışın, bir başka idi,
Yüzüme bakışın, bir başka idi,
Kalbime akışın, bir başka idi,
Ne olur karşıma, bekâr çıksaydın.

Ardından bu kadar hasret çekmezdim,
Ağlayıp her gece, yaşlar dökmezdim,
Dünyamı başıma, böyle yıkmazdım,
Ne olur karşıma, bekâr çıksaydın.

Zor anımda çıktın, karşıma birden,
Sevgiye doyurup, çekip giderken,
Söyle, ne yaparım, bundan sonra ben,
Ne olur karşıma, bekâr çıksaydım.

11.Temmuz.2004 - Nurdane UZUN, BURSA
(*) Sayın Şakir SUSUZ’a atfen yazılmıştır.
                       
BU BAŞKA BİR SEVDA

Yürük çadırında, tanıdım onu,
Birikmiş poleni, bala benzemiş,
Esmiş fırtınası, halâ dinmemiş,
Dökülmüş yaprağı, dala benzemiş.

Oturduk birlikte, kenar masada,
Duymazdı ruhumuz, davul çalsa da,
Saklamış kalbini, gizli kalsa da,
Dikeni olmayan, güle benzemiş.

Sazı gönlündedir, dertli çalıyor,
Gidiyor maziye, orda kalıyor,
Türküyle yaşayıp, bütün oluyor,
Mızrabın değdiği, tele benzemiş.

Barış için kapı - kapı dilenmiş,
Vefasıza karşı, her gün bilenmiş,
Sevda kulvarında, koşup elenmiş,
Karışmış renkleri, ala benzemiş.

Tertemiz ruhunda, neler var bilsen,
İstese, kalbimi ikiye bölsem,
Ağlarken ağlasam, gülerken gülsem,
Yağmurun yağdığı, sele benzemiş.

Geçmiyor günlerim, geçmiyor zaman,
Bu başka bir sevda, vermiyor aman,
Sardı benliğimi, o nazlı canan,
SUSUZ, görmeyeli ele benzemiş.

15.Temmuz.2004-Şakir SUSUZ
                                  
MAZİYE GÖTÜRDÜN

Salınıp karşımdan geçen zalim yar
Bir anda maziye, götürdün beni,
Kapanmış yaramı, açan hain yar,
Bir anda maziye, götürdün beni.

Bir sevda örmüştüm, hep desen - desen,
Yaşlı gözlerimle, koyup giden sen,
Umudumu yıkıp, harap eden sen,
Bir anda maziye, götürdün beni.

Ayrılık zulmünü, getirdin başa,
Mancılığa koyup, attın ataşa,
Yetmez gibi çaldın, hep taştan taşa,
Bir anda maziye, götürdün beni.

Hayatın içinden, bir tat almamış,
Eski gülüşünden, eser kalmamış,
Al al’dı yanağın, halâ solmamış,
Bir anda maziye, götürdün beni.

SUSUZ’ der ki, derdi, çileyi çektim.
Sevda bahçesine, gam, keder ektim.
Terk edip bu yerden, tam gidecektim,
Bir anda maziye, götürdün beni.

05.07.2005-Şakir SUSUZ

OLUKÖZÜNDE TAVŞAN KÖFTESİ

Dün gece komşumuz, İsmet gildeydik,
Açıldı konular, bir şey kalmadı,
Tavşan köftesini birlikte yedik,
Böyle bir lezzete doyum olmadı.

Kış mevsimi çöktü, her taraf kardı,
Gelene, gidene ev biraz dardı,
Köfteler bir yanda, demli çay vardı,
Benim elden ayrı, payım olmadı.

Tüfeğini kapan, kıymış canlara,
Boyamış elini, masum kanlara,
Sevgiyle yaklaşıp, dost ol onlara,
Bunca yıldır, böyle kıyım olmadı.

Köfteler dizildi, meşe közüne,
Teşekkür ederim, dayı kızına,
Lâf dolandı geldi, Oluk Özüne,
Kaldım gurbet elde, köyüm olmadı.

İnsana mahsustur, her zaman hata,
Hiç meyil vermedim; Saraya, yata,
Eşek üstündeyim, binmedim ata,
Ensesi yeleli, tayım olmadı.

Kırılan çanaklar, bir daha dolmaz,
Dengesiz hoyrattan, nazlı yar olmaz,
Geçip gitti ömrüm, geriye gelmez,
Kaybettim yılları, ayım olmadı.

Ne yazık hayatı, çok geç anladım,
Her yatıra gidip, bir bez bağladım,
Yarsız kaldım, gece – gündüz ağladım,
Göz yaşımdan başka, suyum olmadı.

24.11.2004-Şakir SUSUZ

BİZ BÖYLE YAŞARIZ OLUKÖZÜNDE

Sol yanında orman, sağ yanı ova,
İlkbaharda coşar, tutulmaz doğa,
Her yanda kuş sesi, her dalda yuva,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

Tarihini doğru, dürüst bilen yok,
Ulaşımı kolay, gelen-giden çok,
Konuk sever hepsi, gözü gönlü tok,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

Son ağamız “Kambur Niyaz” namıyla,
Değirmene çuval, gider kağnıyla,
Sahurlarda, davul çalar maniyle,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

Çarığını bağlar, tarlaya gider,
Kara saban ile toprağın sürer,
Sararır ekinler, orağa girer,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

Odun teskeresi her yıl sonbahar,
Kış boyunca keser, sobada yakar,
Kızarır patates, mis gibi kokar,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

Koyun, kuzu otlar, Şebi düzünde,
Sevenleri caymaz, durur sözünde,
Kadınlar çamaşır, yıkar özünde,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

Kış gelince avcı, avını vurur,
Tavşan köftesini, güzel yoğurur,
Düğünlerde herkes, halaya durur,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde

Susuz, yağar yağmur, akar selimiz,
Burcu, burcu kokar gonca gülümüz,
Türkülerdir, bizim asıl dilimiz,
Biz böyle yaşarız, Oluközünde.

31.03.2005-Şakir SUSUZ

TANRININ BİR LÜTFU

Omuzdan, omuza, atmış şalını,
Göz ucuyla bakıp, gülüyor güzel
Bütün çiçeklerden almış balını,
Gönül peteğime doluyor güzel

Siyah kiprikleri değdirmiş kaşa,
Tanrının bir lütfu ,gitmemiş boşa.
Baharı yaşıyor ,çok uzak kışa,
Gezip, eğlenmeyi biliyor güzel.

Giysilere uygun fular takıyor,
Görünce ruhumda şimşek çakıyor.
Kevser ırmağından tatlı akıyor,
Sevda çöllerimi suluyor güzel.

Hele bir bakışı var, gözden göze,
Özünde güzellik,yansıyor yüze
En katı erkeği getirir dize,
Her gece uykumu bölüyor güzel.

Mazide bir yanlış olay yaşamış,
Hemen toparlanıp, çabuk boşamış..
Ateşli dudaklar aşka susamış,
Aklımı başımdan alıyor güzel.

Kanat açmış gökten uçup, geliyor,
Beyazlar içinde, aşkı diliyor
Oysa SUSUZ, her gün, bin kez ölüyor,
Ok atıp ,sinemi deliyor güzel.

10.Kasım.1999  Şakir SUSUZ

TAPILACAK KADIN

Güneş iniyordu ufkun ucuna
Yansıdı renkleri siyah saçına
Tapılacak bir tanrıça gibiydin
Düşerken gölgeler dağ yamacına

Kıskandı mehtapta bütün yıldızlar
Uzanmış önünde mavi denizler
Her gören aşığı yakar kül eyler
Hilal kaşlar, ok kirpikler, o gözler

Her gece rüyamda seni görürüm
Rüya gerçek olsa yollar yürürüm
Feda olsun bu can senin uğruna
Ölür müsün desen hemen ölürüm

Sanki damarımda kanım gibisin
Bedenimi saran tenim gibisin
Seher vakti boyun büküp ağlayan
Bülbül figanında canan gibisin

Böyle güzele ben hizmet ederim
Güzelsiz geçen bu ömrü n’iderim
Başkasıyla çayır, çimen gezemem
Sen olursan  Susuz çöle giderim

10.05.1994 - Şakir SUSUZ

TAPILACAK KADIN

Güneş iniyordu ufkun ucuna
Yansıdı renkleri siyah saçına
Tapılacak bir tanrıça gibiydin
Düşüyordu şavkın dağ yamacına

Kıskandı mehtapta bütün yıldızlar
Uzanmış önünde mavi denizler
Her gören aşığı yakar kül eyler
Hilal kaşlar ok kirpikler o gözler

Her gece rüyamda seni görürüm
Rüya gerçek olsa yollar yürürüm
Feda olsun bu can senin uğruna
Ölür müsün desen hemen ölürüm

Sanki damarımda kanım gibisin
Bedenimi saran canım gibisin
Seher vakti boyun büküp bağlayan
Bülbül figanında canan gibisin

Böyle güzele ben hizmet ederim
Güzelsiz geçen bu ömrü n’iderim
Başkasıyla çayır çimen gezemem
Sen olursan susuz çöle giderim

10/05/1994 - Şakir Susuz

TÜRKÜ YAŞAR, TÜRKÜ SÖYLER

Bu benim necip Milletim
Türkü yaşar, türkü söyler
Kimi şehit, kimi yetim
Türkü yaşar, türkü söyler.

Tanrı dağı, Urallardan
Her kafile başka yoldan
Neler oldu, bin bir halden
Türkü yaşar, türkü söyler.

Kah azaldı, kah  çoğaldı
Kimler nerde, nasıl kaldı?
Kımız içip, kopuz çaldı
Türkü yaşar, türkü söyler.

Anadolu’m son durağım
Yakın etmişler ırağım
Sarı başakta orağım
Türkü yaşar, türkü söyler.

Hücum etmişler ileri
Hep zaferle dönmüş geri
Çeşme başında dilberi
Türkü yaşar, türkü söyler.

Bulanık akar selimiz
Henüz goncadır gülümüz
Türkçedir bizim dilimiz
Türkü yaşar, türkü söyler.

Gelip, geçti nice çağım
Yeşil vadim, yüce dağım
SUSUZ, Vatanım, Bayrağım
Türkü yaşar, türkü söyler.

23 MAYIS 2005 - Şakir SUSUZ
3340316 – 0 535 586 03 85

U  Y  A  N

Uyan be kardeşim, kalk artık uyan
Eller binip gitti, biz kaldık yayan
Topluyor parsayı metelik sayan
Uyan be kardeşim, kalk artık uyan.

Bahçeler gül dolsa, bize kokmuyor
Çöllerde  gariban, damla akmıyor
Çalanlar belirli, maske takmıyor
Milyarlar götürdü herkese ayan.

Kalkmıyor kışımız, ele yaz oldu
Verilen vergiler çoktan toz oldu
Alan kaçtı, çalan kaçtı, söz oldu
Bey gibi yaşıyor bankayı soyan.

Köpürdü pislikler, çevreye taştı
Yayıldı kokusu, deryalar aştı
Bizlere kaderin cilvesi düştü
Şaşırmıyor artık bunları duyan.

Bu nasıl bir oyun,bu nasıl düzen?
İtibar görüyor, düzeni bozan
Hukuku çiğneyip, fakiri ezen
Bunlardır Devletin içini oyan.

Karanlıklar çöker, bulutlar ağar
Fırtınalar kopar, yağmurlar yağar
Bakarsın peşinden bir güneş doğar
Dayan be kardeşim, az kaldı dayan.

Şakir SUSUZ- 07.03.2006

UMUTSUZ VUSLAT

Gir gönlüme ısıt gel güneşinde,
Sar sarmala kavur yak ateşinde.
Uyanma görürsen n’olur düşünde,
Sensiz bu hayatın tadı kalmadı.

Umutsuz vuslatı sırtladı yıllar,
Götürmüyor gayri yoruldu yollar .
Böylesi hasrete dayanmaz kullar,
Sararan gönlümün odu kalmadı.

Dikenli bahçemin gonca gülüydün,
Feryat, figan eden tek bülbülüydün,
Dilsiz nice meçhul aşkın diliydin,
O eski sevdanın adı kalmadı.

Bu çıkmaz sokağa saptım sapalı,
Ne yana baktıysam her yer kapalı.
Muhabbeti hasret yaptım yapalı,
Gönlümün sılası yadı kalmadı.

Biçare kalmışım yüreğim sancır.
Kabuslarım gelmiş halime acır.
Boynumda fermanım, kolumda zincir
SUSUZ’a soracak kadı kalmadı.
           
17.01.2008 - Şakir SUSUZ

UNUTMADIM

Âşık oldum dedin, üzdün kendini
Unutmadım orda ağladığını
Benim için açtın gönül bendini
Unutmadım orda ağladığını.

Buluşalım dedin planlar kurdun
Özledim, duramam, sensiz diyordun
Çöl ettin ruhumu, yaktın kavurdun
Unutmadım orda ağladığını

Yıldızlar görünce koştular Ay’a
Bir ışık yansıdı bütün dünyaya
Hıçkırıklar geldi arka arkaya
Unutmadım orda ağladığını

Bitti hasret,  geldik karşı karşıya
El ele, kol kola, çıktık çarşıya
Göl oldu her damla sızdı poşuya
Unutmadım orda ağladığını

Yavru kuş gibiydin yar kucağımda
Sönmez ateş yaktın hep ocağımda
Kavuşman da zordu ayrılığın da
Unutmadım orda ağladığını

Kesişti yolumuz özel davette
Üç gece birlikte kaldık gurbette
SUSUZ yaşayamaz sensiz elbette
Unutmadım orda ağladığını

31.12.2007 - ŞAKİR SUSUZ

UNUTTU

Çoktan beri nazlım beni unuttu
Ne arayıp sordu, ne de haber var
Döktü yaprağımı dalım kuruttu
Ne arayıp sordu, ne de haber var

Bir yaz daha geçti, yine güz geldi
Ne bir kelam etti ne de söz geldi
Ayrılık hasreti sinemi deldi
Ne arayıp sordu, ne de haber var

Tanrı selamını  sundum almıyor
Uzadı günleri, aylar dolmuyor
Öyle özledim ki onsuz olmuyor
Ne arayıp sordu, ne de haber var

Baktım yollarına uzayıp gitmiş
Bitmez dediğimiz aşkımız bitmiş
Oysa o yâr beni çoktan terk etmiş
Ne arayıp sordu, ne de haber var

Susuz hangi taşa çalsam başımı
Kim dindirir bundan sonra yaşımı
Gel bahara çevir kara kışımı
Ne arayıp sordu, ne de haber var

Şakir SUSUZ - 17/09/2012
Tel No: 0535 586 03 85

UNUTTUM DİYORSUN

Bu kadar kolay mı beni unutmak,
Duyduğun her seste ben olacağım.
Şahlanmış duyguna gem vursan bile
Aldığın nefeste ben olacağım

Nerde olursan ol ben varım işte
Gündüz hayalinde, her gece düşte,
Sofranda bulunan ekmekte, aşta
İçtiğin bir yudum su olacağım.

Yanan sigaranın ateşi söner
Kararır gözlerin, yar başın döner,
Yağmurların yağar, sellerin iner
Yine göz yaşını ben sileceğim.

Mevsimin ilkbahar kışta gör beni
Buğulu gözlerde, yaşta gör beni
Sevgide, sevdada, aşkta gör beni
Gönül bağlarından gül dereceğim.

Dile kolay üç yıl her gece, gündüz,
Aşk için yürüdük bu yolda dümdüz,
İnsaf eyle, gönül süzgecinden süz,
Yoksa bu elleri terk edeceğim,

On altı Ekimdi son telefonun,
Kulağımda durur gitmez ses tonun,
Bir daha denemek çaresi bunun,
Sonra gel desen de gelmeyeceğim.

İçinde sızıyım, yesen, içsen de,
Diyardan, diyara, konup, göçsen de,
SUSUZ’ dan gayrısın bulup sevsen de,
Yerleştim ruhuna çıkmayacağım.

Şakir SUSUZ - 05.03.2003

UZAKTA SEVGİLİM

Uzakta sevgilim, kara bağlarım
Hasretim bir yanda, yolum bir yanda
Feryat figan eder, her gün ağlarım
Yağmurum bir yanda, selim bir yanda.

Öyle bir sevda ki, vermez amanı
Ne günleri belli, ne de zamanı
Yanarım içimden, çıkmaz dumanı
Ateşim bir yanda, külüm bir yanda.

Her gece sabaha düğüm çözerim
Divaneye döndüm, çölde gezerim
Türküler söyleyip, mani dizerim
Bağlamam bir yanda, telim bir yanda.

Söylenir şarkımız, dilden dillere
Değişmem nazlımı gonca güllere
Kader vurmuş bana düştüm yerlere
Yaprağım bir yanda, dalım bir yanda

Bir zaman fırtına, bir zaman yeldim
Nice zalimleri defterden sildim
SUSUZ’um aşkından ne hale geldim
Ahvalim bir yanda, halim bir yanda


20.11.2008 - Şakir SUSUZ, ANKARA

1 yorum:

  1. ALLAH RAHMET EYLESİN MEKANI CENNET OLSUN. Şakir abi eline yüreğine sağlık.

    YanıtlaSil