İlk bahar
gelirde yeller eserse,
Yücelerde
karlar eriye dağlar
Ela gözlü
yarin yolu düşerse,
Tez
bırakın gelsin beriye dağlar.
Yağmurun
boranın hiç eksik olmaz,
Anlatsam
derdimi size yer kalmaz.
Nazlım bir
goncadır,gönlümde solmaz
Her gün
bal veriyor arıya dağlar.
Bulutlar
üstünde başın yükselir,
Söyle
benim yarim ne zaman gelir?
Kimlere
sorayım başka kim bilir ?
Bir cevap
vermedin soruya dağlar.
Çoktandır
hasreti yaktı içimi,
Salınıp
gezmesi tavrı , biçimi,
Öyle bir
güzel ki bir su içimi
Çalıyor
saçları sarıya dağlar.
Sevdalıyım
dağlar , bende dertler çok,
Yokluğu
bağrıma saplanan bir ok.
Gelirim
demişti hala haber yok
İndirdim
bayrağı yarıya dağlar.
Şakir
SUSUZ - GSM : 0535 586 0383
DAĞLAR - 2
Aşamadım
muslu belin başını
Bırakın
yarime gideyim dağlar
Yüklenmiş
mevsimin kara kışını
Bırakın
yarime gideyim dağlar.
Nice
aşıklara kabus oldunuz
Bugün de
çaresiz beni buldunuz
Yetişin
ilkbahar nerde kaldınız
Bırakın
yarime gideyim dağlar.
Felek
çakmağını ruhumda çakar
Boğazımda düğüm
gözlerim akar
Nazlı yar
özlemiş yoluma bakar
Bırakın
yarime gideyim dağlar.
Gitmek
istiyorum doğduğu köye
Allah’ın
bir lutfü bana hediye
Günlerce
beklemiş gelecek diye
Bırakın
yarime gideyim dağlar.
Bu fırsat
kaçarsa daha tutamam
İçimdeki
aşkı söküp atamam
Yalnızım
her gece onsuz yatamam
Bırakın
yarime gideyim dağlar.
Kırdı
zincirini feleğin atı
Çağlayıp
akıyor hasret fırkatı
Susuz der
neyleyim yarsız Yozgat’ı
Bırakın
yarime gideyim dağlar.
Şakir
SUSUZ - GSM : 0535 586 0383
YAPRAK
Sen
dalında yeşildin
Ben
gölgende yatarken
Bir ömürdü
kısalan
Akşam
güneş batarken
Dallarında
ötüşen
Bin bir
türlü kuşlardı
Sakladığın
meyveyi
Gelen
geçen taşlardı
Koyun kuzu
otlarken
Okşuyordun
yününü
Rüzgarla
dans ederken
Yaşıyordun
gününü
Çabuk
geçti mevsimin
Birden
sararıp soldun
Düştün
dalından yere
Sağa sola
savruldun
Sen ufalıp
giderken
Fırtınalar
önünde
Susuz
seninle baş başa
Bu çileli
gününde
Şakir
Susuz, 0535 586 03 85
YAVRULARIM
Dağlar
arasından geçer yolları
Kader
mesken etti gurbet elleri
Gönül
bağlarımın gonca gülleri
Sisiz
koklamaya kıymadım ben
Kimi zaman
yollar hasret bitirir
Eser badi
sabah selam getirir
Bazen
umutları alır götürür
Böyle bir
ortama uyamadım ben
Havalar
ısındı mevsimler yazda
Yaklaştı
geliyor yine son güzde
Uzuyor
hasretlik bitmiyor bizde
Şaşırdım
ayları sayamadım ben
Gelip
geçti günler sonu gelmedi
Hasret
kaldım size yüzüm gülmedi
Özlemle
doluyum kimse bilmedi
Bir kez
sesinizi duymadım ben
Aman
yavrularım eksik olmayın
Dolaşın
gölgede sakın solmayın
Kader
vurmuş bana sizler vurmayın
Basıp şu
bağrıma doyamadım ben
Şakir
SUSUZ
YENİ ADRES
Bir sevda
yeşerdi sevgi içinde
Umutlarım
gitmiş yarin göçünde
Arıyorum
hergün telaş içinde
Neredeysen
söyle bilem sevgili
Sensiz
gecelerde uykusuz yattım
Ne binalar
kurdum çatılar çattım
Gönülden
gönüle köprüler attım
Demedin
merhaba selam sevgili
Baharlar
sendeydi güz benimdi yar
Vadiler
yaylalar düz senindi yar
En güzel
cümleler söz senindi yar
Sakın deme
bunlar yalan sevgili
Güneş veda
edip ufka girmeden
Harcadın ömrümü
devran sürmeden
Ölüp
gideceğim seni görmeden
Dinmiyor
gözyaşım elem sevgili
Suçlu
benim yargıç sensin ver karar
Kârdır
bana senden gelen her zarar
Susuz seni
sevdi hep seni arar
Yeni bir
adres ver gelem sevgili
Şakir
SUSUZ - (0535 586 03 85 )
YENİMAHALLE
Bin dokuz
yüz ellilerde
Başkent’te
yakın bir yerde
Söylendi
durdu dillerde
İlçemiz
Yenimahalle
Cumhuriyetin
eseri
İşçimizin
alın teri
Cadde
sokak Pazar yeri
İlçemiz
Yenimahalle
Cephesi
kıbleye karşı
Teleferik
tutmuş arşı
Çık
evinden hemen çarşı
İlçemiz
Yenimahalle
Evleri var
dörder katlı
Kapıları
çift kanatlı
Doyulmaz
sohbeti tatlı
İlçemiz
Yenimahalle
Nüfus
yoğunluğu yaşar
Sorunları
dolar taşar
Yerel
yönetimler koşar
İlçemiz
Yenimahalle
Önünde
İstanbul yolu
Her bir
yana gider kolu
Burcu
burcu Anadolu
İlçemiz
Yenimahalle
Susuz ,
gezip gördü seni
Nakış
nakış ördü seni
Bir gül
gibi derdi seni
İlçemiz
Yenimahalle
Şakir
SUSUZ - 0535 586 0385
BURSA
Asırlara
meydan okuyan Bursa
Bir Ulusun
sende kökü yatıyor
Her
taşında tarih her yerin olay
Sende
doğdu güneş sende batıyor
İmanlı
yürekler çağlayıp coşmuş
Kişnemiş
atların dörtnala koşmuş
Öyle ünün
var ki tarihten taşmış
Şimdi o
yerler de bülbül ötüyor
Ulema
veziri her bir köşeye
Ulaklar
salmışlar beye, paşaya
Osmangazi
otağ okurmuş karşıya
Yaktığın
meşale halâ tütüyor
Hükmedenler
emir verip oturmuş
Dikenleri
içinde güller bitirmiş
Nice koç
yiğidi seçip götürmüş
Mezarlar
üstünde otlar bitiyor
Çiğneyip
geçmişler elde kılıçlar
Şehitler
yatağı düzler yamaçlar
Her köşe
başında ulu ağaçlar
Geçmişi bilmeyen
söküp atıyor
Set başını
geçip gider bir dere
Cennetten
köşedir sanki her yöre
Çekmişler
bayrağı çoktan göndere
Gölgesinde
herkes tüfek çatıyor
Susuz der
dumanı eksilmez dağlar
Her yanı
yemyeşil görkemli bağlar
Boşalmış
konaklar gitmiş ağalar
Yokluğu
ruhuma hüzün katıyor.
26.03.2014
- Şakir SUSUZ
BU SENE
Dinimiz
direği namazla oruç
Oruç
rahmetiyle geldi bu sene
Sağlam
Müslüman’a günler bir avuç
Geçen yıl
tutanlar öldü bu sene
İlk
geceden herkes tetikte yattı
Bir telaş
içinde uyanıp kalktı
Günler
tükenirken vakitler aktı
İftar açan
yüzler güldü bu sene
Kuranlar
hatimler daim okundu
Gönüllere
doldu ruha dokundu
Dargınlar
barıştı fitne yakındı
Husumet
mazide kaldı bu sene
Bu ayda
önemli her bir saniye
Kim kalır
bilinmez öbür seneye
Bin
bereket yağdı cümle haneye
Tutanlar
sevabın aldı bu sene
Yaşlısıyla
genci camiye koştu
İlave
yetmedi, sokağa taştı
Müslüman
nefsiyle böyle savaştı
Şeytan
saçlarını yoldu bu sene
Susuz der
huşuyla eğildi dağlar
İlham
verdi bize en güzel çağlar
Süzülür
damlalar yüreğim ağlar
Kalplere
ferahlık doldu bu sene.
Şakir
SUSUZ, 25/07/2012
BİTMEYEN
GECE
Bitmeyen
gecede gündüz ararken
Yollarıma
ışık saçtın güneşim
Kendi
sistemimde dönüp dururken
Senin
yörüngene çarptı bu başım
Bütün
yıldızları dolaştım geldim
Bu sefil
halimle yürekler deldim
Ağladım
sızladım ne zaman güldüm
Bir silen
olmadı aktı gözyaşım
Sevda
ateşiyle bağrım yanıyor
Çölde
gören beni Mecnun sanıyor
Viraneye
döndüm baykuş konuyor
Ne duvarım
kaldı ne de bir taşım
Tomurcuk
güllerin goncaya benzer
Hayalimde
yaşar gönlümde gezer
Kurulmuş
divanım fermanım yazar
Kırmış
kalemini yârim yoldaşım
Susuz der
seninle el ele gezdik
Bir muamma
vardı sonunda çözdük
Aşkın
romanını birlikte yazdık
Erken
gelip çattı sonbahar kışım
Şakir
SUSUZ-17.03.2012
BİR YILDIZ
KAYDI
Gezdim
sahraları Mecnunlar gibi
Aradım
Leylamı bulamaz oldum
Ne dereler
koydum nede taş dibi
Kimseden
bir haber alamaz oldum
Yurt olmuş
yârime dağların ardı
Hasretin
acısı ruhumu sardı
Bu nasıl
sevdaydı bu nasıl yardı
Neden
böyle olduk bilemez oldum
İçimde
sıkıntı bu gönül dar da
Yandım
alev alev yüreğim korda
Dökeyim
derdimi şöyle otur da
Akan yaşlarımı silemez oldum
Bunca yıl
boşuna dolandım durdum
Umudum
kalmadı gayrı yoruldum
Hazana
ermeden sarardım soldum
Her zaman
ağladım gülemez oldum
SUSUZ’a
gel diye ısrar etti yar
Aşkımız
önünde yıkıldı duvar
Çekildi
kenara yol verdi dağlar
Gittim
amma geri gelemez oldum
01.10.2007
- Şakir SUSUZ
BİR
AĞAÇTIM
Yar
bağında bir ağaçtım
Ne
yaprağım ne dalım var
Çiçek
çiçek boşa uçtum
Ne peteğim
ne balım var
Yeller
selam edin yâre
Çaresizim
düştüm dara
Başım
duman pare pare
Ne suyum
nede yolum var
Her gülün
var bir dikeni
Var mı ben
gibi çekeni
Harap etti
sevdan beni
Ne kanadım
ne kolum var
Kader bir
çıkmaza saldı
Derdim
günbegün çoğaldı
Siyah
giymek bana kaldı
Ne beyazım
ne alım var
Boş kaldı
gönül sarayım
Değmeyin
bahtı karayım
Susuz
yarsız ne yapayım
Ne sabrım
nede halim var
04.08.2010
- Şakir SUSUZ
GARİP
GARİP
Kader
saçtı bizi ilden illere
Gelen yok
giden yok yol garip garip
Aylardır
hasretim gonca güllere
Döküldü
yaprağım dal garip garip
Her bir
yerde saklı güzel anımız
Gidip bir
çıkmaza çattı önümüz
Hasret ile
gelip geçti ömrümüz
Perişan
Mecnunlar çöl garip garip
Vuslatın
yerinde hasret bekliyor
Yanıyor
yüreğim kalbim tekliyor
Kader
günlerime günler ekliyor
Karıştı
mevsimler yıl garip garip
Kesildi
takatım durdu dizlerim
Görmez
oldu gayrı sensiz gözlerim
Adem’im
Havva’mı her gün özlerim
Böyle bir
divane kul garip garip
Sensiz
çekilmiyor bu zalim eller
Çalarım
sazımı feryatta teller
Gözyaşımla
taştı ırmaklar göller
Çağlar
derelerden sel garip garip
Ayrıldım
çaresiz nazlı yarimden
Azdı
yaralarım sızlar derinden
Susuz’un
perişan tut ellerinden
Bekletme
sevgilim gel garip garip
Şakir
SUSUZ - 13.02.2012
CEYHAN’IM
Kumaş gibi
katlayıp geldim onca yolunu
Ulaştık
Toroslar’ın eteğine Ceyhan’ım
Yüklenmiş
arıların her çiçekten balını
Telaşla
uçuyordu peteğine Ceyhan’ım
Kuşluk
vakti inerken Ceyhan yol ayrımına
Sığınmıştım
doğanın kucak açmış bağrına
Karşılayıp
götürdü Bakî dost makamına
Böyle
sıcak anılar unutulmaz Ceyhan’ım
Sokakları
birleşmiş geniş caddelerinde
Sevgi
selini gördüm halkının gözlerinde
Bereket
fışkırıyor ovanın her yerinde
Dolmuş da
taşıyordu ambarların Ceyhan’ım
Çağlayarak
akarken Ceyhan suyu şehirde
Türlü
türlü balıklar oynuyordu nehirde
Bir garip
Hasan Turan yaşamıştı bu yerde
Hani Âşık
Ferrahi, Orhan Kemal Ceyhan’ım
Şahmeran
Kalesi’ni seyreyledim dönerek
Ne çıyana
rastladım ne de büyük engerek
Yumurtalığa
doğru uzadı yol giderek
Yeşiller
üzerinde gök maviydi Ceyhan’ım
Dolaşırken
çevreyi hayran kaldım ovaya
Bir kartal
kanat çırptı dönmek için yuvaya
Birlikte
karşı koyduk nice büyük davaya
Düşmana
dar eyledik bu toprağı Ceyhan’ım
Tavsiye
ediyorum herkes gelsin Ceyhan’a
Hürmetle
karşılıyor bacı kardeş ve ana
Ötüyordu
bülbüller konmuşlardı seyrana
Serpilmişti
goncalar kokuyordu Ceyhan’ım
Susuz’um
berkemâldi biz gelirken son durum
Türkiye’ye
yeter de artar bile bu tarım
Uğurladı
eşiyle şair Bakî Yıldırım
Hoşça kal
Çukurova’m hoşça kal sen Ceyhan’ım
Şakir SUSUZ-04.06.2011
ÇÖREK
ÖVÜYOR
Çoktan
gelmiş yetmiş seksen yaşına,
Her gelen
komşuya çörek övüyor.
Oğlu kızı
gitmiş kalmış başına,
Her gelen
komşuya çörek övüyor.
Eşi
sobasında bir çörek yapmış,
Bu adamın
aklı yerinden sapmış.
Şu günler
kendini eve kapatmış,
Her gelen
komşuya çörek övüyor.
Gitmesem
küsüyor yakın komşudur
Ya bir şey
ısmarlar ya da taşıtır
Kelimeler
basit mantık dışıdır
Her gelen
komşuya çörek övüyor
Kocaman
avlusu her yanı duvar,
Doluydu
bir zaman sürüyle davar.
Ne kardeşi
kalmış, ne babası var,
Her gelen
komşuya çörek övüyor.
Daha
olgunluğa henüz ermemiş,
Hiç mi bir
kimseye lokma vermemiş.
Sanki
hayatında bir şey görmemiş,
Her gelen
komşuya çörek övüyor.
Sarmış
bacağını bahçede yılan,
Kötü bir
yalnızlık elinde kalan…
Susuz der
dünya’nın temeli yalan
Her gelen
komşuya çörek övüyor.
Şakir
SUSUZ, 01.09.2012
ÇİFTÇİ
PERİŞAN
Mevsim
kurak geçti damla düşmedi
Samanlar
yetmiyor çiftçi perişan
Boy atıp
ekinler pek gelişmedi
Samanlar
yetmiyor çiftçi perişan
Boş geçti
bulutlar yağmur salmadı
Kurudu
topraklar mahsul olmadı
Tarlasında
anız bile kalmadı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan
Emekler
yok oldu çiftçi üzüldü
Tahminler
tutmadı plan bozuldu
Geçen yıl
bu düğüm nasıl çözüldü
Samanlar
yetmiyor çiftçi perişan
Kış gelir
her taraf kapanır gider
Borcu olan
varsa nereden öder
Besicilik
zorda çoğu terk eder
Samanlar
yetmiyor çiftçi perişan
Böyle
lüzum görmüş taktir ilahi
O her şeyi
bilen şahların şahı
Sonsuz
nimetlerle dolu dergahı
Samanlar
yetmiyor çiftçi perişan
Susuz der
bilinsin çiftçinin hali
Kalmış
kucağında malı melali
Bu yüzden
hepsinin başı belalı
Samanlar
yetmiyor çiftçi perişan
10.09.2012,
Şakir SUSUZ
ÇAĞLADI
DUYGULAR
Öyle bir
sevda ki dağları aştı
Geceler
ızdırap günlerim bizar
Çağladı
duygular deryalar taştı
Kader bir
güzeli alnıma yazar
Aşkın
ateşini birlikte yaktık
Diz dize
oturup göz göze baktık
Gönülden
gönülesüzülüp aktık
Sevdamız
sıladan gurbete uzar
Yüreğim
kerbela gözlerim pınar
Açamam
derdimi el beni kınar
Girdim yar
bağına sanki ilkbahar
Okşadım
gülleri eyledim nazar
Unutmak
istesem gönül unutmaz
Vazgeçelim
desem sözümü tutmaz
Gündüz
Mecnun eder gece uyutmaz
Kapanan
yaralar yeniden azar
SUSUZ’u
bıraktı çıkmaz sokağa
Haykırsam
aşkımı yüce bir dağa
Vuruldum
Aslı’ma düştüm toprağa
Kerem gibi
yandım küllerim tozar
Şakin
SUSUZ - 01.05.2014
CAMIZI
SAĞARKEN
Elinde boş
kova girdi ahıra
Camızı
sağarken öldü bakiye
Sabretti
yıllarca onca kahıra
Camızı
sağarken öldü bakiye
Sabahınan
kalkıp baktı aynaya
Ölüm
sessizliği çöktü avluya
Bekleyin
gelirim deyipte çaya
Camızı
sağarken öldü bakiye
Sağlık
ekipleri uğraştı durdu
Yorulmuş
kalbini yeniden yordu
Duyan
inanmadı bir daha sordu
Camızı
sağarken öldü bakiye
Gelini
bağırdı hep sağa sola
Duyuldu
anında en uzak kula
Gelen
arabalar sığmadı yola
Camızı sağarken
öldü bakiye
Mevsim
sohbahardı hüzünlü dallar
Kısalır
giderdi en uzun yollar
Koştu
cenazeye Konacı, Kırlar
Camızı
sağarken öldü bakiye
Söylenecek
sözler kaldı ağzında
Döküldü
tellere ozan sazında
Kalktı
cenazesi Oluk özün de
Camızı
sağarken öldü bakiye
SUSUZ
derki gitti ne deseniz de
Komşuluk
hakları var hepimizde
Çınlıyordu
sesi mahallemiz de
Camızı
sağarken öldü bakiye
Şakir
SUSUZ 12 Aralık 2011
BÜKTÜN
BELİMİ
Ayırdın
yolunu, büktün belimi
Kaldıran
olmadı tutup elimi
Bir
selamın için seher yelini
Bekledim
akşamdan sabaha kadar
Bitmiyor
sıkıntım başımda duman
Benim
gönlüm sana saklı her zaman
Sen orda
ben burda hasretlik yaman
Zehirdir
ekmeğim aşıma kadar
Güzel
hayallerle güne başlarım
Ağustos da
geldi kara kışlarım
Yağmuru
ıslattı akan yaşlarım
Sırılsıklam
oldum başıma kadar
Bitmez bu
bendeki coşan sevgiler
Çekilmiyor
sensiz geçen zor günler
Açmadı bir
daha bahçemde güller
Kurudu
toprağım taşıma kadar
Çok şey
geldi senden sonra başıma
Çıkmadı
bir daha güzel karşıma
Susuz‘um
yazılsın mezar taşıma
Şakir
SUSUZ - 04.Ocak.2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder