4 Nisan 2016 Pazartesi

BÜKTÜN BELİMİ, CAMIZI SAĞARKEN, ÇAĞLADI DUYGULAR, ÇİFTÇİ PERİŞAN, ÇÖREK ÖVÜYOR, CEYHAN’IM, GARİP GARİP, BİR AĞAÇTIM, BİR YILDIZ KAYDI, BİTMEYEN GECE, BU SENE, BURSA, YENİMAHALLE, YENİ ADRES, YAVRULARIM, YAPRAK, DAĞLAR-2, DAĞLAR

DAĞLAR

İlk bahar gelirde yeller  eserse,
Yücelerde karlar eriye dağlar
Ela gözlü yarin yolu düşerse,
Tez bırakın gelsin beriye dağlar.

Yağmurun boranın hiç eksik olmaz,
Anlatsam derdimi size yer kalmaz.
Nazlım bir goncadır,gönlümde solmaz
Her gün bal veriyor arıya dağlar.

Bulutlar üstünde başın yükselir,
Söyle benim yarim ne zaman gelir?
Kimlere sorayım başka kim bilir ?
Bir cevap vermedin soruya dağlar.

Çoktandır hasreti yaktı içimi,
Salınıp gezmesi tavrı , biçimi,
Öyle bir güzel ki bir su içimi
Çalıyor saçları sarıya dağlar.

Sevdalıyım dağlar , bende dertler çok,
Yokluğu bağrıma saplanan bir ok.
Gelirim demişti hala haber yok
İndirdim bayrağı yarıya dağlar.

Şakir SUSUZ - GSM : 0535 586 0383

DAĞLAR - 2

Aşamadım muslu belin başını
Bırakın yarime gideyim dağlar
Yüklenmiş mevsimin kara kışını
Bırakın yarime gideyim dağlar.

Nice aşıklara kabus oldunuz
Bugün de çaresiz beni buldunuz
Yetişin ilkbahar nerde kaldınız
Bırakın yarime gideyim dağlar.

Felek çakmağını ruhumda çakar
Boğazımda düğüm gözlerim akar
Nazlı yar özlemiş yoluma bakar
Bırakın yarime gideyim dağlar.

Gitmek istiyorum doğduğu köye
Allah’ın bir lutfü bana hediye
Günlerce beklemiş gelecek diye
Bırakın yarime gideyim dağlar.

Bu fırsat kaçarsa daha tutamam
İçimdeki aşkı söküp atamam
Yalnızım her gece onsuz yatamam
Bırakın yarime gideyim dağlar.

Kırdı zincirini feleğin atı
Çağlayıp akıyor hasret fırkatı
Susuz der neyleyim yarsız Yozgat’ı
Bırakın yarime gideyim dağlar.

Şakir SUSUZ - GSM : 0535 586 0383

YAPRAK
                       
Sen dalında yeşildin
Ben gölgende yatarken
Bir ömürdü kısalan
Akşam güneş batarken

Dallarında ötüşen
Bin bir türlü kuşlardı
Sakladığın meyveyi
Gelen geçen taşlardı

Koyun kuzu otlarken
Okşuyordun yününü
Rüzgarla dans ederken
Yaşıyordun gününü

Çabuk geçti mevsimin
Birden sararıp soldun
Düştün dalından yere
Sağa sola savruldun

Sen ufalıp giderken
Fırtınalar önünde
Susuz seninle baş başa
Bu çileli gününde

Şakir Susuz, 0535 586 03 85

YAVRULARIM

Dağlar arasından geçer yolları
Kader mesken etti gurbet elleri
Gönül bağlarımın gonca gülleri
Sisiz koklamaya kıymadım ben

Kimi zaman yollar hasret bitirir
Eser badi sabah selam getirir
Bazen umutları alır götürür
Böyle bir ortama uyamadım ben

Havalar ısındı mevsimler yazda
Yaklaştı geliyor yine son güzde
Uzuyor hasretlik bitmiyor bizde
Şaşırdım ayları sayamadım ben

Gelip geçti günler sonu gelmedi
Hasret kaldım size yüzüm gülmedi
Özlemle doluyum kimse bilmedi
Bir kez sesinizi duymadım ben

Aman yavrularım eksik olmayın
Dolaşın gölgede sakın solmayın
Kader vurmuş bana sizler vurmayın
Basıp şu bağrıma doyamadım ben

Şakir SUSUZ

YENİ ADRES

Bir sevda yeşerdi sevgi içinde
Umutlarım gitmiş yarin göçünde
Arıyorum hergün telaş içinde
Neredeysen söyle bilem sevgili

Sensiz gecelerde uykusuz yattım
Ne binalar kurdum çatılar çattım
Gönülden gönüle köprüler attım
Demedin merhaba  selam sevgili

Baharlar sendeydi güz benimdi yar
Vadiler yaylalar düz senindi yar
En güzel cümleler söz senindi yar
Sakın deme bunlar yalan sevgili

Güneş veda edip ufka girmeden
Harcadın ömrümü devran sürmeden
Ölüp gideceğim seni görmeden
Dinmiyor gözyaşım elem sevgili

Suçlu benim yargıç sensin ver karar
Kârdır bana senden gelen her zarar
Susuz seni sevdi hep seni arar
Yeni bir adres ver gelem sevgili

Şakir SUSUZ - (0535 586 03 85 )

YENİMAHALLE

Bin dokuz yüz ellilerde
Başkent’te yakın bir yerde
Söylendi durdu dillerde
İlçemiz Yenimahalle

Cumhuriyetin eseri
İşçimizin alın teri
Cadde sokak Pazar yeri
İlçemiz Yenimahalle

Cephesi kıbleye karşı
Teleferik tutmuş arşı
Çık evinden hemen çarşı
İlçemiz Yenimahalle

Evleri var dörder katlı
Kapıları çift kanatlı
Doyulmaz sohbeti tatlı
İlçemiz Yenimahalle

Nüfus yoğunluğu yaşar
Sorunları dolar taşar
Yerel yönetimler koşar
İlçemiz Yenimahalle

Önünde İstanbul yolu
Her bir yana gider kolu
Burcu burcu Anadolu
İlçemiz Yenimahalle

Susuz , gezip gördü seni
Nakış nakış ördü seni
Bir gül gibi derdi seni
İlçemiz Yenimahalle

Şakir SUSUZ - 0535 586 0385
                                  
BURSA

Asırlara meydan okuyan Bursa
Bir Ulusun sende kökü yatıyor
Her taşında tarih her yerin olay
Sende doğdu güneş sende batıyor

İmanlı yürekler çağlayıp coşmuş
Kişnemiş atların dörtnala koşmuş
Öyle ünün var ki tarihten taşmış
Şimdi o yerler de bülbül ötüyor

Ulema veziri her bir köşeye
Ulaklar salmışlar beye, paşaya
Osmangazi otağ okurmuş karşıya
Yaktığın meşale halâ tütüyor

Hükmedenler emir verip oturmuş
Dikenleri içinde güller bitirmiş
Nice koç yiğidi seçip götürmüş
Mezarlar üstünde otlar bitiyor

Çiğneyip geçmişler elde kılıçlar
Şehitler yatağı düzler yamaçlar
Her köşe başında ulu ağaçlar
Geçmişi bilmeyen söküp atıyor

Set başını geçip gider bir dere
Cennetten köşedir sanki her yöre
Çekmişler bayrağı çoktan göndere
Gölgesinde herkes tüfek çatıyor

Susuz der dumanı eksilmez dağlar
Her yanı yemyeşil görkemli bağlar
Boşalmış konaklar gitmiş ağalar
Yokluğu ruhuma hüzün katıyor.

26.03.2014 - Şakir SUSUZ

BU SENE

Dinimiz direği namazla oruç
Oruç rahmetiyle geldi bu sene
Sağlam Müslüman’a günler bir avuç
Geçen yıl tutanlar öldü bu sene

İlk geceden herkes tetikte yattı
Bir telaş içinde uyanıp kalktı
Günler tükenirken vakitler aktı
İftar açan yüzler güldü bu sene

Kuranlar hatimler daim okundu
Gönüllere doldu ruha dokundu
Dargınlar barıştı fitne yakındı
Husumet mazide kaldı bu sene

Bu ayda önemli her bir saniye
Kim kalır bilinmez öbür seneye
Bin bereket yağdı cümle haneye
Tutanlar sevabın aldı bu sene

Yaşlısıyla genci camiye koştu
İlave yetmedi, sokağa taştı
Müslüman nefsiyle böyle savaştı
Şeytan saçlarını yoldu bu sene

Susuz der huşuyla eğildi dağlar
İlham verdi bize en güzel çağlar
Süzülür damlalar yüreğim ağlar
Kalplere ferahlık doldu bu sene.

Şakir SUSUZ, 25/07/2012
                                                                                             
BİTMEYEN GECE

Bitmeyen gecede gündüz ararken
Yollarıma ışık saçtın güneşim
Kendi sistemimde dönüp dururken
Senin yörüngene çarptı bu başım

Bütün yıldızları dolaştım geldim
Bu sefil halimle yürekler deldim
Ağladım sızladım ne zaman güldüm
Bir silen olmadı aktı gözyaşım

Sevda ateşiyle bağrım yanıyor
Çölde gören beni Mecnun sanıyor
Viraneye döndüm baykuş konuyor
Ne duvarım kaldı ne de bir taşım

Tomurcuk güllerin goncaya benzer
Hayalimde yaşar gönlümde gezer
Kurulmuş divanım fermanım yazar
Kırmış kalemini yârim yoldaşım

Susuz der seninle el ele gezdik
Bir muamma vardı sonunda çözdük
Aşkın romanını birlikte yazdık
Erken gelip çattı sonbahar kışım

Şakir SUSUZ-17.03.2012

BİR YILDIZ KAYDI

Gezdim sahraları Mecnunlar gibi
Aradım Leylamı bulamaz oldum
Ne dereler koydum nede taş  dibi
Kimseden bir haber alamaz oldum

Yurt olmuş yârime dağların ardı
Hasretin acısı ruhumu sardı
Bu nasıl sevdaydı bu nasıl yardı
Neden böyle olduk bilemez oldum

İçimde sıkıntı bu gönül dar da
Yandım alev alev yüreğim korda
Dökeyim derdimi şöyle otur da
Akan  yaşlarımı silemez oldum

Bunca yıl boşuna dolandım durdum
Umudum kalmadı gayrı yoruldum
Hazana ermeden sarardım soldum
Her zaman ağladım gülemez oldum

SUSUZ’a gel diye ısrar etti yar
Aşkımız önünde yıkıldı duvar
Çekildi kenara yol verdi dağlar
Gittim amma geri gelemez oldum

01.10.2007 - Şakir SUSUZ

BİR AĞAÇTIM

Yar bağında bir ağaçtım
Ne yaprağım ne dalım var
Çiçek çiçek boşa uçtum
Ne peteğim ne balım var

Yeller selam edin yâre
Çaresizim düştüm dara
Başım duman pare pare
Ne suyum nede yolum var

Her gülün var bir dikeni
Var mı ben gibi çekeni
Harap etti sevdan beni
Ne kanadım ne kolum var

Kader bir çıkmaza saldı
Derdim günbegün çoğaldı
Siyah giymek bana kaldı
Ne beyazım ne alım var

Boş kaldı gönül sarayım
Değmeyin bahtı karayım
Susuz yarsız ne yapayım
Ne sabrım nede halim var

04.08.2010 - Şakir SUSUZ

GARİP GARİP

Kader saçtı bizi ilden illere
Gelen yok giden yok yol garip garip
Aylardır hasretim gonca güllere
Döküldü yaprağım dal garip garip

Her bir yerde saklı güzel anımız
Gidip bir çıkmaza çattı önümüz
Hasret ile gelip geçti  ömrümüz
Perişan Mecnunlar çöl garip garip

Vuslatın yerinde hasret bekliyor
Yanıyor yüreğim kalbim tekliyor
Kader günlerime günler ekliyor
Karıştı mevsimler yıl garip garip

Kesildi takatım durdu dizlerim
Görmez oldu gayrı sensiz gözlerim
Adem’im Havva’mı her gün özlerim
Böyle bir divane kul garip garip

Sensiz çekilmiyor bu zalim eller
Çalarım sazımı feryatta teller
Gözyaşımla taştı ırmaklar göller
Çağlar derelerden sel garip garip

Ayrıldım çaresiz nazlı yarimden
Azdı yaralarım sızlar derinden
Susuz’un perişan tut ellerinden
Bekletme sevgilim gel garip garip

Şakir SUSUZ - 13.02.2012

CEYHAN’IM

Kumaş gibi katlayıp geldim onca yolunu
Ulaştık Toroslar’ın eteğine Ceyhan’ım
Yüklenmiş arıların her çiçekten balını
Telaşla uçuyordu peteğine Ceyhan’ım

Kuşluk vakti inerken Ceyhan yol ayrımına
Sığınmıştım doğanın kucak açmış bağrına
Karşılayıp götürdü Bakî dost makamına
Böyle sıcak anılar unutulmaz Ceyhan’ım

Sokakları birleşmiş geniş caddelerinde
Sevgi selini gördüm halkının gözlerinde
Bereket fışkırıyor ovanın her yerinde
Dolmuş da taşıyordu ambarların Ceyhan’ım

Çağlayarak akarken Ceyhan suyu şehirde
Türlü türlü balıklar oynuyordu nehirde
Bir garip Hasan Turan yaşamıştı bu yerde
Hani Âşık Ferrahi, Orhan Kemal Ceyhan’ım

Şahmeran Kalesi’ni seyreyledim dönerek
Ne çıyana rastladım ne de büyük engerek
Yumurtalığa doğru uzadı yol giderek
Yeşiller üzerinde gök maviydi  Ceyhan’ım

Dolaşırken çevreyi hayran kaldım ovaya
Bir kartal kanat çırptı dönmek için yuvaya
Birlikte karşı koyduk nice büyük davaya
Düşmana dar eyledik bu toprağı Ceyhan’ım

Tavsiye ediyorum herkes gelsin Ceyhan’a
Hürmetle karşılıyor bacı kardeş ve ana
Ötüyordu bülbüller  konmuşlardı seyrana
Serpilmişti goncalar kokuyordu Ceyhan’ım

Susuz’um berkemâldi biz gelirken son durum
Türkiye’ye yeter de artar bile bu tarım
Uğurladı eşiyle şair Bakî Yıldırım
Hoşça kal Çukurova’m hoşça kal sen Ceyhan’ım

Şakir SUSUZ-04.06.2011

ÇÖREK ÖVÜYOR

Çoktan gelmiş yetmiş seksen yaşına,
Her gelen komşuya çörek övüyor.
Oğlu kızı gitmiş kalmış başına,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Eşi sobasında bir çörek yapmış,
Bu adamın aklı yerinden sapmış.
Şu günler kendini eve kapatmış,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Gitmesem küsüyor yakın komşudur
Ya bir şey ısmarlar ya da taşıtır
Kelimeler basit mantık dışıdır
Her gelen komşuya çörek övüyor

Kocaman avlusu her yanı duvar,
Doluydu bir zaman sürüyle davar.
Ne kardeşi kalmış, ne babası var,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Daha olgunluğa henüz ermemiş,
Hiç mi bir kimseye lokma vermemiş.
Sanki hayatında bir şey görmemiş,
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Sarmış bacağını bahçede yılan,
Kötü bir yalnızlık elinde kalan…
Susuz der dünya’nın temeli yalan
Her gelen komşuya çörek övüyor.

Şakir SUSUZ, 01.09.2012

ÇİFTÇİ PERİŞAN

Mevsim kurak geçti damla düşmedi
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan
Boy atıp ekinler pek gelişmedi
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Boş geçti bulutlar yağmur salmadı
Kurudu topraklar mahsul olmadı
Tarlasında anız bile kalmadı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Emekler yok oldu çiftçi üzüldü
Tahminler tutmadı plan bozuldu
Geçen yıl bu düğüm nasıl çözüldü
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Kış gelir her taraf kapanır gider
Borcu olan varsa nereden öder
Besicilik zorda çoğu terk eder
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Böyle lüzum görmüş taktir ilahi
O her şeyi bilen şahların şahı
Sonsuz nimetlerle dolu dergahı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan

Susuz der bilinsin çiftçinin hali
Kalmış kucağında malı melali
Bu yüzden hepsinin başı belalı
Samanlar yetmiyor çiftçi perişan        

10.09.2012, Şakir SUSUZ

ÇAĞLADI DUYGULAR

Öyle bir sevda ki dağları aştı
Geceler ızdırap günlerim bizar
Çağladı duygular deryalar taştı
Kader bir güzeli alnıma yazar

Aşkın ateşini birlikte yaktık
Diz dize oturup göz göze baktık
Gönülden gönülesüzülüp aktık
Sevdamız sıladan gurbete uzar

Yüreğim kerbela gözlerim pınar
Açamam derdimi el beni kınar
Girdim yar bağına sanki ilkbahar
Okşadım gülleri eyledim nazar

Unutmak istesem gönül unutmaz
Vazgeçelim desem sözümü tutmaz
Gündüz Mecnun eder gece uyutmaz
Kapanan yaralar yeniden azar

SUSUZ’u bıraktı  çıkmaz sokağa 
Haykırsam aşkımı yüce bir dağa                  
Vuruldum Aslı’ma düştüm toprağa
Kerem gibi yandım küllerim tozar

Şakin SUSUZ - 01.05.2014

CAMIZI SAĞARKEN

Elinde boş kova girdi ahıra
Camızı sağarken öldü bakiye
Sabretti yıllarca onca kahıra
Camızı sağarken öldü bakiye

Sabahınan kalkıp baktı aynaya
Ölüm sessizliği çöktü avluya
Bekleyin gelirim deyipte çaya
Camızı sağarken öldü bakiye

Sağlık ekipleri uğraştı durdu
Yorulmuş kalbini yeniden yordu
Duyan inanmadı bir daha sordu
Camızı sağarken öldü bakiye

Gelini bağırdı hep sağa sola
Duyuldu anında en uzak kula
Gelen arabalar sığmadı yola
Camızı sağarken öldü bakiye

Mevsim sohbahardı hüzünlü dallar
Kısalır giderdi en uzun yollar
Koştu cenazeye Konacı, Kırlar
Camızı sağarken öldü bakiye

Söylenecek sözler kaldı ağzında
Döküldü tellere ozan sazında
Kalktı cenazesi Oluk özün de
Camızı sağarken öldü bakiye

SUSUZ derki gitti ne deseniz de
Komşuluk hakları var hepimizde
Çınlıyordu sesi mahallemiz de 
Camızı sağarken öldü bakiye

Şakir SUSUZ  12 Aralık 2011

BÜKTÜN BELİMİ

Ayırdın yolunu, büktün belimi
Kaldıran olmadı tutup elimi
Bir selamın için seher yelini
Bekledim akşamdan sabaha kadar

Bitmiyor sıkıntım başımda duman
Benim gönlüm sana saklı her zaman
Sen orda ben burda hasretlik yaman
Zehirdir ekmeğim aşıma kadar

Güzel hayallerle güne başlarım
Ağustos da geldi kara kışlarım
Yağmuru ıslattı akan yaşlarım
Sırılsıklam oldum başıma kadar

Bitmez bu bendeki coşan sevgiler
Çekilmiyor sensiz geçen zor günler
Açmadı bir daha bahçemde güller
Kurudu toprağım taşıma kadar

Çok şey geldi senden sonra başıma
Çıkmadı bir daha güzel karşıma
Susuz‘um yazılsın mezar taşıma
Ne çektimse bunca yaşıma kadar


Şakir SUSUZ - 04.Ocak.2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder