BURSA
Asırlara meydan okuyan Bursa
Bir Ulusun sende kökü yatıyor
Her taşında tarih her yerin olay
Sende doğdu güneş sende batıyor
İmanlı yürekler çağlayıp coşmuş
Kişnemiş atların dörtnala koşmuş
Öyle ünün var ki tarihten taşmış
Şimdi o yerler de bülbül ötüyor
Ulema veziri her bir köşeye
Ulaklar salmışlar beye, paşaya
Osmangazi otağ okurmuş karşıya
Yaktığın meşale halâ tütüyor
Hükmedenler emir verip oturmuş
Dikenleri içinde güller bitirmiş
Nice koç yiğidi seçip götürmüş
Mezarlar üstünde otlar bitiyor
Çiğneyip geçmişler elde kılıçlar
Şehitler yatağı düzler yamaçlar
Her köşe başında ulu ağaçlar
Geçmişi bilmeyen söküp atıyor
Set başını geçip gider bir dere
Cennetten köşedir sanki her yöre
Çekmişler bayrağı çoktan göndere
Gölgesinde herkes tüfek çatıyor
Susuz der dumanı eksilmez dağlar
Her yanı yemyeşil görkemli bağlar
Boşalmış konaklar gitmiş ağalar
Yokluğu ruhuma hüzün katıyor.
26.03.2014 - Şakir SUSUZ
BU SENE
Dinimiz direği namazla oruç
Oruç rahmetiyle geldi bu sene
Sağlam Müslüman’a günler bir avuç
Geçen yıl tutanlar öldü bu sene
İlk geceden herkes tetikte yattı
Bir telaş içinde uyanıp kalktı
Günler tükenirken vakitler aktı
İftar açan yüzler güldü bu sene
Kuranlar hatimler daim okundu
Gönüllere doldu ruha dokundu
Dargınlar barıştı fitne yakındı
Husumet mazide kaldı bu sene
Bu ayda önemli her bir saniye
Kim kalır bilinmez öbür seneye
Bin bereket yağdı cümle haneye
Tutanlar sevabın aldı bu sene
Yaşlısıyla genci camiye koştu
İlave yetmedi, sokağa taştı
Müslüman nefsiyle böyle savaştı
Şeytan saçlarını yoldu bu sene
Susuz der huşuyla eğildi dağlar
İlham verdi bize en güzel çağlar
Süzülür damlalar yüreğim ağlar
Kalplere ferahlık doldu bu sene.
Şakir SUSUZ, 25/07/2012
BİTMEYEN GECE
Bitmeyen gecede gündüz ararken
Yollarıma ışık saçtın güneşim
Kendi sistemimde dönüp dururken
Senin yörüngene çarptı bu başım
Bütün yıldızları dolaştım geldim
Bu sefil halimle yürekler deldim
Ağladım sızladım ne zaman güldüm
Bir silen olmadı aktı gözyaşım
Sevda ateşiyle bağrım yanıyor
Çölde gören beni Mecnun sanıyor
Viraneye döndüm baykuş konuyor
Ne duvarım kaldı ne de bir taşım
Tomurcuk güllerin goncaya benzer
Hayalimde yaşar gönlümde gezer
Kurulmuş divanım fermanım yazar
Kırmış kalemini yârim yoldaşım
Susuz der seninle el ele gezdik
Bir muamma vardı sonunda çözdük
Aşkın romanını birlikte yazdık
Erken gelip çattı sonbahar kışım
Şakir SUSUZ-17.03.2012
BİR YILDIZ KAYDI
Gezdim sahraları Mecnunlar gibi
Aradım Leylamı bulamaz oldum
Ne dereler koydum nede taş
dibi
Kimseden bir haber alamaz oldum
Yurt olmuş yârime dağların ardı
Hasretin acısı ruhumu sardı
Bu nasıl sevdaydı bu nasıl yardı
Neden böyle olduk bilemez oldum
İçimde sıkıntı bu gönül dar da
Yandım alev alev yüreğim korda
Dökeyim derdimi şöyle otur da
Akan yaşlarımı
silemez oldum
Bunca yıl boşuna dolandım durdum
Umudum kalmadı gayrı yoruldum
Hazana ermeden sarardım soldum
Her zaman ağladım gülemez oldum
SUSUZ’a gel diye ısrar etti yar
Aşkımız önünde yıkıldı duvar
Çekildi kenara yol verdi dağlar
Gittim amma geri gelemez oldum
01.10.2007 - Şakir SUSUZ
BİR AĞAÇTIM
Yar bağında bir ağaçtım
Ne yaprağım ne dalım var
Çiçek çiçek boşa uçtum
Ne peteğim ne balım var
Yeller selam edin yâre
Çaresizim düştüm dara
Başım duman pare pare
Ne suyum nede yolum var
Her gülün var bir dikeni
Var mı ben gibi çekeni
Harap etti sevdan beni
Ne kanadım ne kolum var
Kader bir çıkmaza saldı
Derdim günbegün çoğaldı
Siyah giymek bana kaldı
Ne beyazım ne alım var
Boş kaldı gönül sarayım
Değmeyin bahtı karayım
Susuz yarsız ne yapayım
Ne sabrım nede halim var
04.08.2010 - Şakir SUSUZ
GARİP GARİP
Kader saçtı bizi ilden illere
Gelen yok giden yok yol garip garip
Aylardır hasretim gonca güllere
Döküldü yaprağım dal garip garip
Her bir yerde saklı güzel anımız
Gidip bir çıkmaza çattı önümüz
Hasret ile gelip geçti
ömrümüz
Perişan Mecnunlar çöl garip garip
Vuslatın yerinde hasret bekliyor
Yanıyor yüreğim kalbim tekliyor
Kader günlerime günler ekliyor
Karıştı mevsimler yıl garip garip
Kesildi takatım durdu dizlerim
Görmez oldu gayrı sensiz gözlerim
Adem’im Havva’mı her gün özlerim
Böyle bir divane kul garip garip
Sensiz çekilmiyor bu zalim eller
Çalarım sazımı feryatta teller
Gözyaşımla taştı ırmaklar göller
Çağlar derelerden sel garip garip
Ayrıldım çaresiz nazlı yarimden
Azdı yaralarım sızlar derinden
Susuz’un perişan tut ellerinden
Bekletme sevgilim gel garip garip
Şakir SUSUZ - 13.02.2012
CEYHAN’IM
Kumaş gibi katlayıp geldim onca yolunu
Ulaştık Toroslar’ın eteğine Ceyhan’ım
Yüklenmiş arıların her çiçekten balını
Telaşla uçuyordu peteğine Ceyhan’ım
Kuşluk vakti inerken Ceyhan yol ayrımına
Sığınmıştım doğanın kucak açmış bağrına
Karşılayıp götürdü Bakî dost makamına
Böyle sıcak anılar unutulmaz Ceyhan’ım
Sokakları birleşmiş geniş caddelerinde
Sevgi selini gördüm halkının gözlerinde
Bereket fışkırıyor ovanın her yerinde
Dolmuş da taşıyordu ambarların Ceyhan’ım
Çağlayarak akarken Ceyhan suyu şehirde
Türlü türlü balıklar oynuyordu nehirde
Bir garip Hasan Turan yaşamıştı bu yerde
Hani Âşık Ferrahi, Orhan Kemal Ceyhan’ım
Şahmeran Kalesi’ni seyreyledim dönerek
Ne çıyana rastladım ne de büyük engerek
Yumurtalığa doğru uzadı yol giderek
Yeşiller üzerinde gök maviydi Ceyhan’ım
Dolaşırken çevreyi hayran kaldım ovaya
Bir kartal kanat çırptı dönmek için yuvaya
Düşmana dar eyledik bu toprağı Ceyhan’ım
Tavsiye ediyorum herkes gelsin Ceyhan’a
Hürmetle karşılıyor bacı kardeş ve ana
Ötüyordu bülbüller
konmuşlardı seyrana
Serpilmişti goncalar kokuyordu Ceyhan’ım
Susuz’um berkemâldi biz gelirken son durum
Türkiye’ye yeter de artar bile bu tarım
Uğurladı eşiyle şair Bakî Yıldırım
Hoşça kal Çukurova’m hoşça kal sen Ceyhan’ım
Şakir SUSUZ-04.06.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder