Söz Yazarı, Edebiyatçı - Şair, ŞAKİR SUSUZ |
TİTİZ’İN ALİ
Anneyi
eşini yanına almış
Bizim
köylü berber Titiz’in Ali
Avrupa’ya
gitmiş otuz yıl kalmış
Bir yanı
yağmurlu bir yanı dolu
Şikayet
etmemiş bir kez işinden
Üç evlilik
geçmiş garip başından
Üzülmüş
her eşin bakıp peşinden
Ağlamış
sızlamış durmamış dili
Cennet
sandım diyor dağlar ardını
Örene
çevirmiş eller yurdunu
Yüklenmiş
sırtına sıla derdini
Akmış
derelerden çağlamış seli
Gurbette
günleri çok çetin geçmiş
Bahçeler
sulamış çimenler biçmiş
Her gece
kahrından oturup içmiş
Sarpa
sarmış artık düz geden yolu
Ev almış
Bursa’dan yüz metre kare
Gücü
yetmez olmuş sonuncu yâre
Ne hoşgörü
kalmış ne de idare
Siyaha
dönüşmüş beyazı alı
Dertlerden
çileden yırtılmış bağrı
Çevirmiş
yönünü kıbleye doğru
Susuz der
başlamış her yandan ağrı
Ne kanadı
kalmış ne de bir kolu
Şakir
SUSUZ - 21/07/2010
TOKA GİBİ GÖZLER
Gidiyordu
durdu bir şey diyecek
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
Toka gibi
gözler beni yiyecek
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
Hemen
çıkacaktım görünce kaldım
Gezdim
cemalini dudaktan çaldım
Allah’ıma
dua edip yalvardım
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
Adın nedir
dedim dedi Süreyya
Beş çeker
gibiydi güneşe aya
Dolaşsam
dünyayı onunla yaya
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
Her
güzelde yoktur kirpiği kaşı
Döner
gözlerini görenin başı
Yürüse
caddede karışır çarşı
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
İstedim
bir ufak kusur bulayım
Gönlümde
gül olsun her gün sulayım
Böyle bir
güzele kurban olayım
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
İlahi nur
diye ben buna derim
Hazırdır
cenette onunla yerim,
Susuz’um
çözüldü ahraz dillerim
Akdağmadeni’nde
bir güzel gördüm
Sakir
SUSUZ - 21.10.2010
GEL GİDELİM
Eksilmez
dağından alaca kar”ı
Yanan
yüreklere, eser rüzgarı
Uçar
kelebekler, bal toplar arı
Gel
gidelim güzel bizim ellere.
Yağar
yağmurlar, çağlar dereler
Çiğdem
çiçek açar bütün yöreler
Boy atar
nergizler, kokar naneler
Yeşil
vadilerden dolanır yollar
Bağlarına
çoktan indi bülbüller
Gülerek
karşılar, goncalar güller
Gel
gidelim güzel bizim ellere.
Zirvelere
çıkıp, öyle bakalım
Sular gibi
düz ovaya akalım
Şarkılar
söyleyip, türkü yakalım
Gel
gidelim güzel bizim ellere.
Koyu
gölgelidir ulu ağaçlar
Konar
dallarına, ötüşür kuşlar
Kurulur
düğünler, halaylar başlar
Gel
gidelim güzel bizim ellere.
SUSUZ, bu
topraklar çorak ekilmez
Ekilse de
kurur, kökü sökülmez
Gayrı bu
ellerin kahrı çekilmez
Gel
gidelim güzel bizim ellere.
27 Aralık
2003 - Şakir SUSUZ
TRT TELEVİZYONU
(Üçü Bir
Yerde)
Kültür
hazinesi kutsal vatandan
Türküler
söylüyor üçü bir yerde
Karacaoğlan,
Pir Sultan Abdal’dan
Türküler
söylüyor üçü bir yerde
Kaynak
kişi emek verir iz olur
Barak
olur, hoyrat olur, biz olur
Yozgat’ta
Sürmeli olur, söz olur
Türküler
söylüyor üçü bir yerde
Türküler
sevdamız türkü nazımız
Ezgileride
saklı alın yazımız
Canlanır
notalar inler sazımız
Türküler
söylüyor üçü bir yerde
Silinmez
geçmişin izi bu yerden
Başlar
duygu seli coşarız birden
Vatanın,
bayrağın Ulu Önder’den
Türküler
söylüyor üçü bir yerde
Susuz’un
kağnısı köyde gıcılar
Kına
yakar, türkü söyle bacılar
Tutulsun
halaylar, dinsin acılar
Türküler
söylüyor üçü bir yerde
12.12.2006
- Şakir SUSUZ
BİR GÜZELİ SEVDİM
Bir güzeli
sevdim murat almadım
Gitti bu
ellerden geri dönmedi
Aradım
derde çare bulamadım
Yanıyor yüreğim
bir gün sönmedi.
Felek bu
derdimi yare bildirmez
Elleri
güldürür, beni güldürmez
Ölmek
istesem de gelip öldürmez
Yalvardım,
yakardım söze kanmadı.
Uzanıp
bağına bir gül dermedim
Tarayıp
saçını örgü örmedim
Yıllar
oldu bir kez bile görmedim
Hatırlayıp
beni bir gün anmadı.
Aramıza
girdi bir kara kedi
Kavuşmak
zor oldu gayri ebedi
Fazla
gitmem dedi hala dönmedi
Maziyi
hatırlayıp hiç mi yanmadı?
Giderken
götürdü baharı, yazı
Deli etti
beni o kahrı, nazı
SUSUZ,
amca derdi yanında kızı
Belki kanı
çekti yaban sanmadı.
Şakir
SUSUZ / 09.04.2003
TEKİRDAĞ’DA
Deniz
mavi, toprak yeşil bürümüş
Yenilmiş
mevsime kar Tekirdağ’da
Kimi binip
gelmiş, kimi yürümüş
Kiraz
festivali var Tekirdağ’da.
Hilal
çizmiş şehir, sahil boyunca
Birçok
şair koşup gelmiş duyunca
Kaktüsler
boy atmış, açılmış gonca
Eğmiş
dallarını nar Tekirdağ’da.
Balkondan
seyrettik gece kum bağı
Denizde
balıkçı, bembeyaz ağı
Çoktan
yakalamış bu şehir çağı
Gel de
güzelliği gör Tekirdağ’da.
Tekirdağ
bölgenin olmuş incisi
Misafir
perver di yaşlı gencisi
Bu yıl
festivalin kırk beşincisi
Bunları
başarmak zor Tekirdağ’da.
Salonda
bizimle Başkanla, Vali
Kısaca
geçtiler onca ahvali
Ziyaret
eyledik Namık Kemali
Yanmış
meşalesi kor Tekirdağ’da.
SUSUZ der
ki, bunlar en güzel anım
Renk kattı
Şaziye Cahide Hanım
Kiraz
ağaçları sarmış her yanım
Uzanmış
topluyor yar Tekirdağ’da.
Şakir
SUSUZ / 19.06.2009 _ 0 535 586 03 85
TEMMUZUN ON DÖRDÜ
Açılmış
gülleri, salmış her yana
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Solmadan
çiçeğim gel dedi bana,
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Bindim
otobüse sabah ordayım,
İçimde
sevdası sanki kordayım,
Gelmişim
şehrine şu an buradayım,
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Elimde
adresi sokağa girdim,
Dolandım
çevrede herkese sordum,
Giyinip
kuşanmış nazlımı gördüm,
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Zamanı
durdurup içinden geçtik,
Aşkın
şarabını birlikte içtik,
Kral
dairesinde bol bol seviştik,
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Bizim
sevdamızla küsler barıştı,
Hücreler
yerinden çıktı yarıştı,
Esanslar,
parfümler tere karıştı,
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Gönül
atlarını meydana saldık,
Dudaktan
başlayıp kalbe yol aldık,
Birleşti
ruhumuz bir beden kaldık,
Temmuzun
on dördü iki bin sekiz.
Susuz der
ki, aciz kaldı beyinler,
Nice
bayram geçti, ne toy düğünler,
Takılıp
maziye gitti o günler,
Temmuzun
on dördü, iki bin sekiz.
Şakir
SUSUZ 21.07.2008
TERTEMİZ BİR YÜREK
Tekirdağ
nerede, Ankara nerde
Bu nasıl
güzeldi düşürdü derde
İki gün
baş başa gezdiğim yerde
Gözlerin
gözüme bakıyor gülüm.
Yürüdüm
bir zaman boranda karda
Çaldılar
gönlümü uzak diyarda
Bir vefa
görmemiş gittiği yarda
Ah çekip
gözyaşı döküyor gülüm.
Sevgi
onda, erkan onda, yol onda
Göğüs onda,gerdan
onda, dil onda
Diken
onda, gonca onda, gül onda
Her gün
burcu burcu kokuyor gülüm.
Yüzünde
süsleyen çiller bir başka
Sevmemiş
kimseyi girmemiş aşka
Parmakta
yüzükler eller bambaşka
Boynuna
gerdanlık takıyor gülüm.
Çaktırmadan
her bir yanı tarıyor
Ne bilmek
istiyor, neler arıyor
Bir çift
göz görünce kaşı soruyor
Herkesin
kalbini okuyor gülüm.
Çıksa yüce
dağın karları erir
Çiğdem
çiçek açar,ilkbahar gelir
Sevdiği
insana canını verir
Çağlayıp
gönlüme akıyor gülüm.
Doğayla
baş başa toprak kazıyor
Tertemiz
bir yürek şiir yazıyor
Susuzun
yarası tekrar azıyor
Hasretin
bağrımı yakıyor gülüm.
ŞAKİR
SUSUZ / 06.05.2007
TARAMIŞ SAÇINI
Taramış
saçını, takmış tokayı
Gözleri
manalı bakıyor güzel
Çözmüş
düğmeleri açmış yakayı
Gerdana
inciler takıyor güzel.
Erken
kalkmış karı yüce dağında
Toplamış
mevsimi hep yaz ayında
Bir gül
gibi açtı gönül bağımda
Miski
amber olmuş kokuyor güzel.
Ruhunda
yeşermiş sevgi yarışı
Sunuyor
özlenen güzel barışı
Aşkı hedef
alıp, önce varışı
Gönlümde
meşale yakıyor güzel.
Bir beyaz
güvercin çıkmış uçuyor
Nazlı
ceylan gibi ürküp kaçıyor
İlkbahara
ermiş çiçek açıyor
Bal olmuş
peteğe akıyor güzel.
SUSUZ’um
yoluna güller ekeyim
Hizmet
edip sana boyun bükeyim
“Koca
Yunus” gibi odun çekeyim
Gülüp göz
ucuyla bakıyor güzel.
27 Şubat
2002 / Şakir SUSUZ
TEK ARZUM VAR
Tek arzum
var senden Yaradan ALLAH,
Sevdim bir
kulunu burnuma tüter,
Bundan
başka bir şey istemem billah,
O yaban
gülümü, bana yaz yeter.
Yaşam boyu
lâzım olan bir madde,
Eğer
yazmaz isen başım çok dertte,
Bir mucize
göster, ne yap, ne et de,
O yaban
gülümü, bana yaz yeter.
Siyah
bulutları ağdıran sensin,
Bir anda
yağmuru yağdıran sensin,
Mor
koyundan sütü, sağdıran sensin,
O yaban
gülümü, bana yaz yeter.
Bu yalan
dünyadan gelip geçerken,
Yer yüzüne
sığmaz, gökte uçarken,
Gönül
baharımda çiçek açarken,
O yaban
gülümü, bana yaz yeter.
Canlı,
cansız secde eder yoluna,
Bülbülü
kondurdun gülün dalına,
Çok görme
ne olur, susuz kuluna,
O yaban
gülümü, bana yaz yeter.
SUSUZ’ um
yıllardır kısmet ararım,
Garibim
kimseye olmaz zararım,
Bu deli
gönlümde, hayal kurarım,
O yaban
gülümü, bana yaz yeter.
13 Temmuz
2004 / Şakir SUSUZ
MANOLYA ÇİÇEĞİM
Bir güzel
ki; Kimse farkında değil,
Üst üste
kaygılar, yığılmış özel,
Düğmele
ceketi, önünde eğil,
Yolunu
yokuşa salmış bu güzel.
Yeşermiş
duygular, coşup akıyor,
O masum
görünüş, yürek yakıyor,
Manolya
çiçeği, gibi kokuyor,
Bir hoyrat
elinde, solmuş bu güzel.
Başından
dumanı, bir gün gitmemiş,
Sabah
olmuyor, horoz ötmemiş,
Aklı
yetmiş amma, gücü yetmemiş,
Çıkış yolu
arar, olmuş bu güzel.
Ruhunda
gizliyor, bütün varını,
Ne bu günü
belli, ne de yarını,
Ağustosta
görmüş, kışın karını,
Çığ düşmüş
dağlardan, dolmuş bu güzel.
Sonbahar
yaklaşmış, hazanı çökmüş,
Sarı başak
gibi, boynunu bükmüş,
Göz yaşını
kuru, toprağa dökmüş,
Sevgisiz,
sevdasız, kalmış bu güzel.
SUSUZ,
medet umar olmuş fallardan,
Kaç kez
gidip, dönmüş çıkmaz yollardan,
Hesap
soruyordu, geçmiş yıllardan,
Hep
kendini, suçlu bulmuş bu güzel.
15.06.2004
/ Şakir SUSUZ
SEVDA KUŞUM
Uçtun bu
yerlerden, dön sevda kuşum,
Öfkemin
yerini hasretin aldı,
Deli gibi
sana aşık olmuşum,
Perişan
hallerim sorulmaz oldu.
Yıldızlara
çıkıp, seni aradım.
Kavuşmaktı,
bir an önce muradım.
Dağılan
saçını, az’mı taradım,
Esti bir
fırtına, örülmez oldu.
Arzularım
dolu dizgin koşuyor,
Bu sefil
halimi, gören şaşıyor.
Bir gün
daha geçti, güneş aşıyor,
Karanlık
bastırdı, görülmez oldu.
Öyle bir
sevda ki, getirdin başa,
Ben aşık
olmuşum, elâ göz, kaş’a,
Geçti yaz
aylarım, tutuldum kışa,
Kar yağdı,
yollara varılmaz oldu.
SUSUZ, bu
dünyadan bir gün göçecek,
Aşk badesi
değil, zehir içecek,
Bir kuş
olsa, yâre doğru uçacak,
Kırıldı
kanadı, sarılmaz oldu.
29.11.2003
/ Şakir SUSUZ
BEKÂR ÇIKSAYDIN
(*)
Ben yeşil
Bursalı, sense Ankara,
Ne olur
karşıma, bekâr çıksaydın.
Haykırdım
derdimi, yüce dağlara,
Ne olur
karşıma, bekâr çıksaydın.
Baharın
olurdum, yazın olurdum,
Elinde
mızrabın, sazın olurdum.
Gezdiğin
her yerde, izin olurdum,
Ne olur
karşıma, bekâr çıksaydın.
Elimi
sıkışın, bir başka idi,
Yüzüme
bakışın, bir başka idi,
Kalbime
akışın, bir başka idi,
Ne olur
karşıma, bekâr çıksaydın.
Ardından
bu kadar hasret çekmezdim,
Ağlayıp
her gece, yaşlar dökmezdim,
Dünyamı
başıma, böyle yıkmazdım,
Ne olur
karşıma, bekâr çıksaydın.
Zor anımda
çıktın, karşıma birden,
Sevgiye
doyurup, çekip giderken,
Söyle, ne
yaparım, bundan sonra ben,
Ne olur
karşıma, bekâr çıksaydım.
11.Temmuz.2004
- Nurdane UZUN, BURSA
(*) Sayın
Şakir SUSUZ’a atfen yazılmıştır.
BU BAŞKA BİR SEVDA
Yürük
çadırında, tanıdım onu,
Birikmiş
poleni, bala benzemiş,
Esmiş
fırtınası, halâ dinmemiş,
Dökülmüş
yaprağı, dala benzemiş.
Oturduk
birlikte, kenar masada,
Duymazdı
ruhumuz, davul çalsa da,
Saklamış
kalbini, gizli kalsa da,
Dikeni
olmayan, güle benzemiş.
Sazı
gönlündedir, dertli çalıyor,
Gidiyor
maziye, orda kalıyor,
Türküyle
yaşayıp, bütün oluyor,
Mızrabın
değdiği, tele benzemiş.
Barış için
kapı - kapı dilenmiş,
Vefasıza
karşı, her gün bilenmiş,
Sevda
kulvarında, koşup elenmiş,
Karışmış
renkleri, ala benzemiş.
Tertemiz
ruhunda, neler var bilsen,
İstese,
kalbimi ikiye bölsem,
Ağlarken
ağlasam, gülerken gülsem,
Yağmurun
yağdığı, sele benzemiş.
Geçmiyor
günlerim, geçmiyor zaman,
Bu başka
bir sevda, vermiyor aman,
Sardı
benliğimi, o nazlı canan,
SUSUZ,
görmeyeli ele benzemiş.
15.Temmuz.2004-Şakir
SUSUZ
MAZİYE GÖTÜRDÜN
Salınıp
karşımdan geçen zalim yar
Bir anda
maziye, götürdün beni,
Kapanmış
yaramı, açan hain yar,
Bir anda
maziye, götürdün beni.
Bir sevda
örmüştüm, hep desen - desen,
Yaşlı
gözlerimle, koyup giden sen,
Umudumu
yıkıp, harap eden sen,
Bir anda
maziye, götürdün beni.
Ayrılık
zulmünü, getirdin başa,
Mancılığa
koyup, attın ataşa,
Yetmez
gibi çaldın, hep taştan taşa,
Bir anda
maziye, götürdün beni.
Hayatın
içinden, bir tat almamış,
Eski
gülüşünden, eser kalmamış,
Al al’dı
yanağın, halâ solmamış,
Bir anda
maziye, götürdün beni.
SUSUZ’ der
ki, derdi, çileyi çektim.
Sevda
bahçesine, gam, keder ektim.
Terk edip
bu yerden, tam gidecektim,
Bir anda
maziye, götürdün beni.
05.07.2005-Şakir
SUSUZ
OLUKÖZÜNDE TAVŞAN KÖFTESİ
Dün gece
komşumuz, İsmet gildeydik,
Açıldı
konular, bir şey kalmadı,
Tavşan
köftesini birlikte yedik,
Böyle bir
lezzete doyum olmadı.
Kış
mevsimi çöktü, her taraf kardı,
Gelene,
gidene ev biraz dardı,
Köfteler
bir yanda, demli çay vardı,
Benim
elden ayrı, payım olmadı.
Tüfeğini
kapan, kıymış canlara,
Boyamış
elini, masum kanlara,
Sevgiyle
yaklaşıp, dost ol onlara,
Bunca
yıldır, böyle kıyım olmadı.
Köfteler
dizildi, meşe közüne,
Teşekkür
ederim, dayı kızına,
Lâf
dolandı geldi, Oluk Özüne,
Kaldım
gurbet elde, köyüm olmadı.
İnsana
mahsustur, her zaman hata,
Hiç meyil
vermedim; Saraya, yata,
Eşek
üstündeyim, binmedim ata,
Ensesi
yeleli, tayım olmadı.
Kırılan
çanaklar, bir daha dolmaz,
Dengesiz
hoyrattan, nazlı yar olmaz,
Geçip
gitti ömrüm, geriye gelmez,
Kaybettim
yılları, ayım olmadı.
Ne yazık
hayatı, çok geç anladım,
Her yatıra
gidip, bir bez bağladım,
Yarsız
kaldım, gece – gündüz ağladım,
Göz
yaşımdan başka, suyum olmadı.
24.11.2004-Şakir
SUSUZ
BİZ BÖYLE YAŞARIZ OLUKÖZÜNDE
Sol
yanında orman, sağ yanı ova,
İlkbaharda
coşar, tutulmaz doğa,
Her yanda
kuş sesi, her dalda yuva,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
Tarihini
doğru, dürüst bilen yok,
Ulaşımı
kolay, gelen-giden çok,
Konuk
sever hepsi, gözü gönlü tok,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
Son ağamız
“Kambur Niyaz” namıyla,
Değirmene
çuval, gider kağnıyla,
Sahurlarda,
davul çalar maniyle,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
Çarığını
bağlar, tarlaya gider,
Kara saban
ile toprağın sürer,
Sararır
ekinler, orağa girer,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
Odun
teskeresi her yıl sonbahar,
Kış
boyunca keser, sobada yakar,
Kızarır
patates, mis gibi kokar,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
Koyun,
kuzu otlar, Şebi düzünde,
Sevenleri
caymaz, durur sözünde,
Kadınlar
çamaşır, yıkar özünde,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
Kış
gelince avcı, avını vurur,
Tavşan
köftesini, güzel yoğurur,
Düğünlerde
herkes, halaya durur,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde
Susuz,
yağar yağmur, akar selimiz,
Burcu,
burcu kokar gonca gülümüz,
Türkülerdir,
bizim asıl dilimiz,
Biz böyle
yaşarız, Oluközünde.
31.03.2005-Şakir
SUSUZ
TANRININ BİR LÜTFU
Omuzdan,
omuza, atmış şalını,
Göz ucuyla
bakıp, gülüyor güzel
Bütün çiçeklerden
almış balını,
Gönül
peteğime doluyor güzel
Siyah
kiprikleri değdirmiş kaşa,
Tanrının
bir lütfu ,gitmemiş boşa.
Baharı
yaşıyor ,çok uzak kışa,
Gezip,
eğlenmeyi biliyor güzel.
Giysilere
uygun fular takıyor,
Görünce
ruhumda şimşek çakıyor.
Kevser
ırmağından tatlı akıyor,
Sevda
çöllerimi suluyor güzel.
Hele bir
bakışı var, gözden göze,
Özünde
güzellik,yansıyor yüze
En katı
erkeği getirir dize,
Her gece
uykumu bölüyor güzel.
Mazide bir
yanlış olay yaşamış,
Hemen
toparlanıp, çabuk boşamış..
Ateşli dudaklar
aşka susamış,
Aklımı
başımdan alıyor güzel.
Kanat
açmış gökten uçup, geliyor,
Beyazlar
içinde, aşkı diliyor
Oysa
SUSUZ, her gün, bin kez ölüyor,
Ok atıp
,sinemi deliyor güzel.
10.Kasım.1999 Şakir SUSUZ
TAPILACAK KADIN
Güneş
iniyordu ufkun ucuna
Yansıdı
renkleri siyah saçına
Tapılacak
bir tanrıça gibiydin
Düşerken
gölgeler dağ yamacına
Kıskandı
mehtapta bütün yıldızlar
Uzanmış
önünde mavi denizler
Her gören
aşığı yakar kül eyler
Hilal
kaşlar, ok kirpikler, o gözler
Her gece
rüyamda seni görürüm
Rüya
gerçek olsa yollar yürürüm
Feda olsun
bu can senin uğruna
Ölür müsün
desen hemen ölürüm
Sanki
damarımda kanım gibisin
Bedenimi
saran tenim gibisin
Seher
vakti boyun büküp ağlayan
Bülbül
figanında canan gibisin
Böyle
güzele ben hizmet ederim
Güzelsiz
geçen bu ömrü n’iderim
Başkasıyla
çayır, çimen gezemem
Sen
olursan Susuz çöle giderim
10.05.1994
- Şakir SUSUZ
TAPILACAK KADIN
Güneş
iniyordu ufkun ucuna
Yansıdı
renkleri siyah saçına
Tapılacak
bir tanrıça gibiydin
Düşüyordu
şavkın dağ yamacına
Kıskandı
mehtapta bütün yıldızlar
Uzanmış
önünde mavi denizler
Her gören
aşığı yakar kül eyler
Hilal
kaşlar ok kirpikler o gözler
Her gece
rüyamda seni görürüm
Rüya
gerçek olsa yollar yürürüm
Feda olsun
bu can senin uğruna
Ölür müsün
desen hemen ölürüm
Sanki
damarımda kanım gibisin
Bedenimi
saran canım gibisin
Seher
vakti boyun büküp bağlayan
Böyle
güzele ben hizmet ederim
Güzelsiz
geçen bu ömrü n’iderim
Başkasıyla
çayır çimen gezemem
Sen
olursan susuz çöle giderim
10/05/1994
- Şakir Susuz
TÜRKÜ YAŞAR, TÜRKÜ SÖYLER
Bu benim
necip Milletim
Türkü
yaşar, türkü söyler
Kimi
şehit, kimi yetim
Türkü
yaşar, türkü söyler.
Tanrı
dağı, Urallardan
Her kafile
başka yoldan
Neler
oldu, bin bir halden
Türkü
yaşar, türkü söyler.
Kah
azaldı, kah çoğaldı
Kimler
nerde, nasıl kaldı?
Kımız
içip, kopuz çaldı
Türkü
yaşar, türkü söyler.
Anadolu’m
son durağım
Yakın
etmişler ırağım
Sarı
başakta orağım
Türkü
yaşar, türkü söyler.
Hücum
etmişler ileri
Hep
zaferle dönmüş geri
Çeşme
başında dilberi
Türkü
yaşar, türkü söyler.
Bulanık
akar selimiz
Henüz
goncadır gülümüz
Türkçedir
bizim dilimiz
Türkü
yaşar, türkü söyler.
Gelip,
geçti nice çağım
Yeşil
vadim, yüce dağım
SUSUZ,
Vatanım, Bayrağım
Türkü
yaşar, türkü söyler.
23 MAYIS
2005 - Şakir SUSUZ
3340316 – 0
535 586 03 85
U
Y A N
Uyan be
kardeşim, kalk artık uyan
Eller
binip gitti, biz kaldık yayan
Topluyor
parsayı metelik sayan
Uyan be
kardeşim, kalk artık uyan.
Bahçeler
gül dolsa, bize kokmuyor
Çöllerde gariban, damla akmıyor
Çalanlar
belirli, maske takmıyor
Milyarlar
götürdü herkese ayan.
Kalkmıyor
kışımız, ele yaz oldu
Verilen
vergiler çoktan toz oldu
Alan
kaçtı, çalan kaçtı, söz oldu
Bey gibi
yaşıyor bankayı soyan.
Köpürdü
pislikler, çevreye taştı
Yayıldı
kokusu, deryalar aştı
Bizlere
kaderin cilvesi düştü
Şaşırmıyor
artık bunları duyan.
Bu nasıl
bir oyun,bu nasıl düzen?
İtibar
görüyor, düzeni bozan
Hukuku
çiğneyip, fakiri ezen
Bunlardır
Devletin içini oyan.
Karanlıklar
çöker, bulutlar ağar
Fırtınalar
kopar, yağmurlar yağar
Bakarsın
peşinden bir güneş doğar
Dayan be
kardeşim, az kaldı dayan.
Şakir
SUSUZ- 07.03.2006
UMUTSUZ VUSLAT
Gir
gönlüme ısıt gel güneşinde,
Sar
sarmala kavur yak ateşinde.
Uyanma
görürsen n’olur düşünde,
Sensiz bu
hayatın tadı kalmadı.
Umutsuz
vuslatı sırtladı yıllar,
Götürmüyor
gayri yoruldu yollar .
Böylesi
hasrete dayanmaz kullar,
Sararan
gönlümün odu kalmadı.
Dikenli
bahçemin gonca gülüydün,
Feryat,
figan eden tek bülbülüydün,
Dilsiz
nice meçhul aşkın diliydin,
O eski
sevdanın adı kalmadı.
Bu çıkmaz
sokağa saptım sapalı,
Ne yana
baktıysam her yer kapalı.
Muhabbeti
hasret yaptım yapalı,
Gönlümün
sılası yadı kalmadı.
Biçare
kalmışım yüreğim sancır.
Kabuslarım
gelmiş halime acır.
Boynumda
fermanım, kolumda zincir
SUSUZ’a
soracak kadı kalmadı.
17.01.2008
- Şakir SUSUZ
UNUTMADIM
Âşık oldum
dedin, üzdün kendini
Unutmadım
orda ağladığını
Benim için
açtın gönül bendini
Unutmadım
orda ağladığını.
Buluşalım
dedin planlar kurdun
Özledim,
duramam, sensiz diyordun
Çöl ettin
ruhumu, yaktın kavurdun
Unutmadım
orda ağladığını
Yıldızlar
görünce koştular Ay’a
Bir ışık
yansıdı bütün dünyaya
Hıçkırıklar
geldi arka arkaya
Unutmadım
orda ağladığını
Bitti
hasret, geldik karşı karşıya
El ele,
kol kola, çıktık çarşıya
Göl oldu
her damla sızdı poşuya
Unutmadım
orda ağladığını
Yavru kuş
gibiydin yar kucağımda
Sönmez
ateş yaktın hep ocağımda
Kavuşman
da zordu ayrılığın da
Unutmadım
orda ağladığını
Kesişti
yolumuz özel davette
Üç gece
birlikte kaldık gurbette
SUSUZ
yaşayamaz sensiz elbette
Unutmadım
orda ağladığını
31.12.2007
- ŞAKİR SUSUZ
UNUTTU
Çoktan
beri nazlım beni unuttu
Ne arayıp
sordu, ne de haber var
Döktü
yaprağımı dalım kuruttu
Ne arayıp
sordu, ne de haber var
Bir yaz
daha geçti, yine güz geldi
Ne bir
kelam etti ne de söz geldi
Ayrılık
hasreti sinemi deldi
Ne arayıp
sordu, ne de haber var
Tanrı
selamını sundum almıyor
Uzadı
günleri, aylar dolmuyor
Öyle
özledim ki onsuz olmuyor
Ne arayıp sordu,
ne de haber var
Baktım
yollarına uzayıp gitmiş
Bitmez
dediğimiz aşkımız bitmiş
Oysa o yâr
beni çoktan terk etmiş
Ne arayıp
sordu, ne de haber var
Susuz
hangi taşa çalsam başımı
Kim
dindirir bundan sonra yaşımı
Gel bahara
çevir kara kışımı
Ne arayıp
sordu, ne de haber var
Şakir
SUSUZ - 17/09/2012
Tel No:
0535 586 03 85
UNUTTUM DİYORSUN
Bu kadar
kolay mı beni unutmak,
Duyduğun
her seste ben olacağım.
Şahlanmış
duyguna gem vursan bile
Aldığın
nefeste ben olacağım
Nerde
olursan ol ben varım işte
Gündüz
hayalinde, her gece düşte,
Sofranda
bulunan ekmekte, aşta
İçtiğin
bir yudum su olacağım.
Yanan
sigaranın ateşi söner
Kararır
gözlerin, yar başın döner,
Yağmurların
yağar, sellerin iner
Yine göz
yaşını ben sileceğim.
Mevsimin
ilkbahar kışta gör beni
Buğulu
gözlerde, yaşta gör beni
Sevgide,
sevdada, aşkta gör beni
Gönül
bağlarından gül dereceğim.
Dile kolay
üç yıl her gece, gündüz,
Aşk için
yürüdük bu yolda dümdüz,
İnsaf
eyle, gönül süzgecinden süz,
Yoksa bu
elleri terk edeceğim,
On altı Ekimdi
son telefonun,
Kulağımda
durur gitmez ses tonun,
Bir daha
denemek çaresi bunun,
Sonra gel
desen de gelmeyeceğim.
İçinde
sızıyım, yesen, içsen de,
Diyardan,
diyara, konup, göçsen de,
SUSUZ’ dan
gayrısın bulup sevsen de,
Yerleştim
ruhuna çıkmayacağım.
Şakir
SUSUZ - 05.03.2003
UZAKTA SEVGİLİM
Uzakta
sevgilim, kara bağlarım
Hasretim
bir yanda, yolum bir yanda
Feryat
figan eder, her gün ağlarım
Yağmurum
bir yanda, selim bir yanda.
Öyle bir
sevda ki, vermez amanı
Ne günleri
belli, ne de zamanı
Yanarım
içimden, çıkmaz dumanı
Ateşim bir
yanda, külüm bir yanda.
Her gece
sabaha düğüm çözerim
Divaneye
döndüm, çölde gezerim
Türküler
söyleyip, mani dizerim
Bağlamam
bir yanda, telim bir yanda.
Söylenir
şarkımız, dilden dillere
Değişmem
nazlımı gonca güllere
Kader
vurmuş bana düştüm yerlere
Yaprağım
bir yanda, dalım bir yanda
Bir zaman
fırtına, bir zaman yeldim
Nice
zalimleri defterden sildim
SUSUZ’um
aşkından ne hale geldim
Ahvalim
bir yanda, halim bir yanda
20.11.2008
- Şakir SUSUZ, ANKARA